İSLAM ÜMMETİNE DİRİLİŞ ÇAĞRISI
- 12-03-2018 22:09
- 36
Müslüman iki hayatı ve acil hedefin gerçekleşmesini düşünmelidir. Hurafecilik, cehalet ve düşünsel kısırlığı söküp atacak bir İslami hayat ortaya koymalıdır. Bunu yenilik ve cihat ruhu ile gerçekleştirmelidir. Yeni nesle; iman, ümit, hayat dinamizmi ve öncülük hareketi öğretilmelidir. Bunun için okulların islahı, ders kitaplarının ve eğitimin şahsiyet oluşturucu hale getirilmesi, bilim, sanat, eğitim sistemlerinin temelinin atılması ile mümkündür. Bu sistemin temelini Kur’anı kaynak edinen, Allah ve Rasülüne güven duygusu oluşturulmalıdır. İmani heyacanla ölü ruhlar diriltilmelidir. Batı emparyalizminin sunduğu her şeye hayranlık duyan yeni neslin yerini, Allaha yönelen, İslami inanca sahip, bilim ve beşeri mantık karşısında ilahi parlaklık kazanmış nesil oluşturulmalıdır. İslam hükümleri insanların sorumluluk duygusunda yer almalıdır. Her şeyden önce toplumun hedefi, ümitleri, dertleri ve ilkelerinde İslama davet yerini almalıdır. İslam savunma konumundan, yönlendirme düzeyine ulaşmalıdır. Müslüman inancını uyuşukluktan, harekete, kölelik ve tutsaklıktan, düşünme, tahlil, akletmeye dönüştürmelidir. İslam mezarlıklardan şehre, ölümden hayata, ücra köşelerden merkeze taşımalıdır. Kur’an aydın vicdanlarda saf ve gerçek yerini almalıdır. Kur’an mübarek, dokunulmaz ve sihirli sır olmaktan çıkarılıp, hayatı idame ettiren mesaj olarak yerini almalıdır. Kur’anın çağın gidişatına hem itirazı, hem de gidişat ile ilgili iddiası vardır. Kur’an; hayat ve şifa nefesi, görme yetisi bahşeder. Ölü ruhları canlandırır, medeniyetleri büyüler, doğruluğa hakikate, ictihada yönlendirir. Kur’an Müslümanları izzete, adalete ve ilme davet eder. Bu günkü toplum tablosu; cehalet ve hurafe müdavimlerinin din adına dünyayı talep etmeleri, halkın inancını kullanarak isim ve ekmek kazanmaları, hırslarını, hasetlerini, fesatlarını, aldatmaca ve bilgisizliklerini, süslü din, ibadet, ruh ve züht maskesi altında saklamaları. Halkın zihnini, duygularını bulandırarak, aklını boşaltmak suretiyle cepleri doldurmaları halkın gözünü kör etmek suretiyle kendi pisliklerini örtmeleri Müslümanların akıllarını felç ederek İslamı çirkin göstermeleri, insani iradeyi zelil ederek, şuuru, şerefi yok etmeleri suretiyle insan kitlelerini maymun vari taklitlerle kendilerine çekmeleri, zati üstünlük ve halkın üzerinde ilahi temsilcilik iddiası ile; halkın tefekkür, tahlil ve teşhis yeteneğini yok etmeleri. Yine halkı, kendilerine kulluğa taklide dünya ve ahiretten bihaber olmaya mahkum etmek suretiyle (Allahın halifesi saydığı insanı) hayvanlar gibi güderek sütlerini sağmaları, yünlerini yolmaları, adeta nefes dahi aldırmamaları, tüm bunlar yaşanan gerçeklerdir. Kısacası; halkı gökyüzünün rabbine iteat adı altında, yeryüzünde kullara iteat’e zorlamaları da gerçektir. Her yerde ve her durumda Allahın dinini değiştirenler, Allahın yoluna set çekenler, Allahın kitabına el uzatanlar bunlar olmuştur. Kendi efsane ve efsunlarını gökten inen vahiy, mutlak hak, Allah’ın kelamı, peygamberin hadisi diye kör zihinlere üfürenler bunlardır. Bunlar Allahın buyruğu üzere kitap yüklü eşeklerdir. Havlayan köpeklerdir. Müslüman; izzeti Allah’tan, peygamberde ve kendisinde görmelidir. Kendi aralarında merhametlidir. Kafire şiddetlidir. Yahudi ve Hıristiyanları dost görmemelidir. Müslüman tüm imkanını, gücünü, imanını ve ihlasını Allahtan ve bu çağın bilinçli sorumluluk sahibi Müslüman aydınlarından almalıdır. Demokratik, laik, seküler(dinsiz) düzen, insanı bitiren ve kör eden mektepleri sayesinde aciz fertler oluşturmaktadır. Bu durumu görmek için alim olmak gerekmez. Allah insanı güzel ve iyi ameller işlesin diye yaratmıştır. O ne güzel dost ne güzel vekildir. Kökünden kopmuş, emparyalizmin uydusu haline gelmiş toplumun uyanışını sağlamak için, her şuurlu Müslüman cihat şuuru içinde; sıkıntılara katlanarak, öfkesine hakim olarak, sabır göstermelidir. Şaşırmamalı, korkmamalıdır. Ümitsizliğe kapılmamalıdır. Her şeyden önemlisi vaktini ve gücünü bunlarla mücadeleye harcamalıdır. Kargaşa ve keşmekeşle meşgul olmamalıdır. Bu günkü; tüm ahlaki, fikri, ruhi, kültürel, dini ve siyasi uyumsuzluklar, emparyalizme müptela olmuşluğun dışa yansıması ve zahiri görüntüsüdür. İslam’ın inanç ve ahlakına sahip, İslami ölçü ile düşünen, değerlendiren muttaki Müslüman ancak bu durumla mücadele edebilir. Tüm özellik ve imkânlarını İslama adayabilir. Bu gün; Müslümanların bu hale gelmeleri, zalim güçlerin bir gecede insanımızı cahil hale düşürmeleri, ulemaların zalim güce teslim olmaları, cehaletin muhafızları haline gelmeleridir. Çaresiz halk yaşadığı zamandan uzaklaşmış Kur’ana mechur kalmıştır. Halk zulum devletinin idaresinde, sermayenin hakimiyetinde, üst aklın(İngiliz emparyalizminin ) siyasi, askeri, iktisadi ve hepsinden kötüsü fikri ve ahlaki kültürel sömürüsü altında yaşamak zorunda kalmıştır. Tüm bunlar toplumu insani özelliklerinden uzaklaştıran, dini ahlaki olmaktan çıkarıp, toplumu kendi bineği durumuna getiren odaklardır. Bunu en bariz örneği İngiliz başbakanı Çörçilin Kur’anı Osmanlının hayatından söküp atma gereğini dillendirmesidir. Bilinçli ve mücahit Müslümanlar, halkı uyarmak teşebbüsünde bulunduklarında canları ile ödemişlerdir. Biz Müslümanlar, sırtımızda ağır ilahi emaneti taşıyoruz. Elimizde iyiliği emreden kötülükten men eden ümmetin ilahi mesajını taşıyoruz. Yüreğimizde tevhide iman, canımızla halkın kurtuluşu ve hidayeti, önümüzde Allah’ın Peygamberi ve şehitlerin emaneti, yol kılavuzumuz Müslüman mücahitler, İslamın aydın ve şuurlu uleması, mirasımız; güzellik, düşünce, özgürlük, adalet talebi, fedakarlık, şehadet ve İslam mücadelesi ile dolu. İzzetli ve öğünç kaynağı tarih ve kültürdür. Yol azığımız Kur’an ve sünnet Allah’ın yolu için çalışıyoruz. Yolumuzun üzerindeki tüm zorluklara, tehlikelere, eşkiyalıklara nifak ve ihanet tuzaklarına, dost ve düşmanların işbirliğine, dertlere, yaralara, tufanlara rağmen tüm bilincimizle ilerliyoruz. Başımıza gelen her şeye sabrediyoruz. Allah c.c. yolunda yürürken olabilecek her şeyi hesap ederek yolumuza devam edeceğiz. Bu kutlu ve zorlu mücadelede; yola dikilip tuzak kuranlara, yaygara koparanlara karşı yan gözle bakmayacağız. Ölene dek geri adım atmadan yola devam edeceğiz. Bu yolda ne geri durur, ne de istirahate çekiliriz. Sadece kendi nefsimizi düşünürüz. Muzafferiz çünkü bu yolu seçmekle kazandık. Allaha çıkan bu yolu seçmekle kazandık. Allaha çıkan bu yolun hangi caddesinde ölürsek şehidiz. Niyet yolda olmak menzile ulaşmak. Tevekkül yolunda neticeye mutluluğa ulaşılır, sonsuz aşk yolunda sonsuz olunur. Allah cümlemizi bu yolun yolcusu etsin. Selam ve dua ile…