İŞSİZLİK TEHDİDİ YA DA HAPİS

İŞSİZLİK TEHDİDİ YA DA HAPİS

 “Aşıya değil faşizme karşıyız. Tıp fakültesinde temel ders: Faşizm. Esaret değil, özgürlük. Türk Tabipler Birliği değil, küresel faşizmin Türkiye ofisi. Gerçek doktorlar baş tacımız şarlatanlardan hesap soracağız.”

11 Eylül’de Maltepe’de aşı karşıtı eylemde taşınan pankartlarda aynen bunlar yazıyordu. Çok garibime gitti. Alışkın değiliz. Karşı yakadan bunları işitmek pek alışkın olduğumuz bir şey değil. Hep bu yakadan atılan sloganları, bir aşı dayatmasının karşı yakaya attırması ilginç oldu.

Ve eylemin başını çeken ünlü gazeteci Abdurrahman Dilipak çıkıp şunları söyledi “Hayatı bir kambur gibi sırtımızda taşımaktansa, şerefli bir ölümü yeğ tutarız.”

Ve devamında Dilipak ne diyordu “Buraya geldik adalet istiyoruz, buraya geldik barış istiyoruz, buraya geldik özgürlük istiyoruz.”

Biz de istedik hepsinden ama onların yerine ne aldığımız ortada. Siz de isteyin bakalım ne alacaksınız.

Valla bu coğrafyada faşizm karşıtlığı için eylem gerektiren o kadar şey yaşandı ki aşı dayatması yanında masum kalır.

Aşı olmak ya da olmamak.

İşte bütün mesele bu.

Bir garip salgın belasıyladır tüm dünya uğraşıp duruyoruz. Tüm dünyada vaka sayısı 219 milyonu, can kaybı da 5 milyonu buldu.

Her gün değişen dönüşen bir bela ile boğuşuyoruz. Aşıların üretilmesi ve insanların aşılanmasıyla vakaların ve ölümlerin azaldığı söyleniyor.

Her konuda olduğu gibi aşı konusunda da bölündük. Tıbben nedir ne değil tek bir şey söylemeye bilgim de yok malumatım da.

En fazla, etrafımda, yakınımda uzağımda ölenlerin, aşı yaptıranı yaptırmayanı kıyasına örnek verebilirim ki o da gerçek ve bilimsel bir dayanak olmayacak.

Mesele aşı olmak ya da olmamaksa, bu bir tercih meselesidir. Olmayı ya da olmamayı ne kimse dayatabilir ne de tercihimizden ötürü bizi cezalandırabilir.

Peki, öyle mi? Maalesef değil.

Bakın bazı kurumlar, aşı olmayan çalışanların, 27 Ağustos’a kadar aşı olmalarını, olmazlarsa 1 Eylül itibariyle 1 ay ücretsiz izne ayrılacakları tehdidinde bulundu. Ve duyduğum örnekler var ki ayırdı da. Bir sonraki aşamada aşı olmamakta ısrar edeni işten atarlarsa şaşırmam.

İnsanları aşı olmak konusunda ikna edemeyince ekmekleriyle tehdit edip aşı yaptırmaya çalışıyorlar. Bu da yetmiyor, bakın Batman’da bir okulda öğretmenlere gönderilen mesajda ne yazıyor:

“Okulumuzda görevli öğretmenlerden aşılarını tamamlanmayanlar veya aşı olmayanlar haftada iki kez PCR testi vermesi gerekir. Öğretmenlerden PCR testi yaptırmayan ve sonucunu sunmayanlar hakkında tutanak tutulması ve iki aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasıyla ilgili il hıfzıssıhha kurulunun kararı bildirilmiştir.”

Bu da aşı olmayana hapis tehdidi.

Aşı karşıtı değilim öncelikle onu belirteyim, ama bu dayatmalara karşıyım.

Aşı olmak istemeyenlere dönük, mahalle baskısı, işveren tacizi, işten çıkarma, yargılayıp hapse atma tehdidi kabul edilemez bir hukuksuzluktur.

Kendinizi korumak adına sizin gibi düşünmeyenlerin bu şekilde hakkına geçmek en başta devletin ve kurumlarının önüne geçmesi gereken bir durumken tam aksine İl Hıfzıssıhha kurullarının eliyle uygulanması daha büyük bir garabettir.

Sizin sağlığınız ya da toplum sağlığı her ne gerekçeyle olursa olsun, henüz sonuçları ve yan etkileri bilinmeyen ve uzun vadede çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğinden endişe edilen bir aşı zorla yapılamaz. Ve bu zorla yapılan aşı için rıza metni ya da onam formu ne diyorsanız artık, kimseye imzalatılamaz.

En fazla yapılabilecek olan nedir?

Aşı yaptıranlar endişeleniyorsa yaptırmayanlardan daha çok korunabilir.

Yapanla yaptırmayanı nasıl mı bileceğiz.

Onu da İl Hıfzıssıhha Kurulu bulsun.