KEKLİĞİ SALDIM ÇAYIRA MEVLA’M KAYIRA

KEKLİĞİ SALDIM ÇAYIRA MEVLA’M KAYIRA

Doğamızın en güzel canlılarından biridir keklik.

Keklik sesleri ile büyüdük.

Kaldığımız köyde sabahları horoz seslerinden daha çok, keklik sesleri ile uyanırdık.

Sürü sürü keklikler vardı köyümüzün etrafında.

Hepsi vahşi avcılar, bitkisel ilaçlar ve doğal alanlarının birer birer yok edilmesi ile zaman içerisinde keklik sesleri sustu.

Nesilleri tükendi kekliklerin.

Kekliklerin sesisin ve doğanın besin zinciri içerisindeki eksikliğini iyiden iyiye his edilmektedir.

Kene ve ekinlerin baş belası süne gibi zararlı canlılarda büyük artış oldu.

Zararlı böcek istilası artınca, kekliklerin kıymeti daha çok anlaşılmaya başlandı.

Her sene Doğayı Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ile İl Tarım Müdürlüğü, doğaya keklik salıyor.

Ama yine de keklik neslinin gelişimine yeteri katkıyı sağlanmıyor.

Çünkü verilen çabalar çok bilinçli yapılmıyor.

Hani bir atasözü vardır;

Saldım çayıra Mevla’m kayıra…

Bizimkiler de kekliği saldım çayıra Mevla’m kayıra edası ile hareket ediyor. 

Mevla’m kayırır kayırmasına da elbette ama bunun için gerekli zemin ve koşulların olması da gerekir.

Ortada bir çayır bırakılmamış ki.

Ormanlık alanlar talan edilmiş.

Avcılar havada ne kadar kanatlı görse zevkine öldürüyor.

Sulak alanlar yok edilmiş.

Kekliklerin yuva yapacakları korunaklar yok.

Mera ve orman arazilerinin vasfı değiştirilmiş.

Kekliklerin ölümüne neden olan zararlılar çok.

Çok değil 4–5 sene önce petrol pompalarının atık havuzlarında kekliklerin cansız bedenlerini çıkardık.

Yine petrol üretimi esnasında, etrafa atılan kimyasallar, tarımsal ilaçlar ve daha birçok zararlı maddeler de keklik ve diğer canlıların yaşamını olumsuz etkiliyor.

En önemlisi de keklikler kendi doğasında üremiyor.

Çiftlik ve kuluçka makinelerinde dünyaya gelen hazır yemle büyüyen keklikleler sonrada vahşi doğa şartlarında sürdürmeleri için bırakılıyor.

Bu keklikler nasıl vahşi doğada kendilerine yer edineceği adaptasyon sürecini geçirecek, beslenecek ve barınacak, bunun hesabı yapılmıyor.

Doğaya salınan keklikler sersemleşiyor bir anda.

En basitinden, içebilecekleri bir su kaynağı bile yok.

En basitinden, düz ovada açılan devasal kuyular, dağ yamaçlarındaki su pınarlarını teker teker kuruttu.

Sadece keklikler için değil, diğer doğadaki canlılar için de yeteri su kaynakları yok.

Bu yüzden özellikle su tedariki için küçük çaplı su göletleri yapılması lazım.

Avcılıkla sıkı mücadele şart.

En önemlisi de canlıların yaşam alanları ve kendileri korumaya alınması gerekir.

Bu sağlanırsa her sene doğaya keklik salınmasına gerek kalmayacak.

Keklikler kendi üremelerini sağlıklı bir şekilde yapacaklar.

Sonuç olarak öyle kekliği saldım çayıra mantığı ile bu işler olmaz.