KİBİR

Kibir: Kendini başkalarından üstün görmektir. Başkalarını beğenmeme ve kendini diğerlerinin üstünde görme davranışıdır. Kibir öyle bir hastalık ki, kin ve intikam duygusunu tetikler, merhamet ve sevgi duygusunu köreltir. Kibirli olan saygı ister, eleştiri ve ilgisizliğe tahammül etmez. Kendisinden başkasını hakir görüp kaba’dır, ene yanı ben onun en büyük dayanağıdır. 

Hz. Harise İbnu Vahb:

**

“Size Cehennem ehlini haber vereyim mi?”

 Ashap: “Evet ey Allah’ın Resulü!”

“Bunlar, kaba, cimri ve kibirli kimselerdir.” (Buhari, Müsllim, Tirmizi. K SİTTE (2608)

Allah dostlarından biri yolda yürürken iyi giyimli, çalımlı yürüyen, insanları tepeden bakan “burnunda kıl aldırmaz” denilir ya işte öyle birisine rastlar ve ona: “Kimsin, kimlerdensin?”diye sorar.

Adam göğsünü kabartarak kaba bir ses tonuyla: “Ben padişahın kölesiyim. Ya siz kimsiniz?” der. Allah dostu. “senin padişahını efendisinin efendisiyim, git bunu padişahına söyle”  der.

Adam bu cevaba şaşırır ancak bir şey demez. Saraya gider padişahın huzuruna çıkar olanları padişaha anlatır. Padişah askerleri gönderir adamı huzura çıkarır olan biteni ondan da dinler doğruluğu teyit ettikten sonra Allah dostuna, “Be adam efendim olmakla yetinmeyip bir de efendimin efendisi olduğunu söylüyorsun, bu nasıl olur.”

Allah dostu; “Padişahım, kölenize bakılırsa siz kibrin(nefsin) kölesi olmuşsunuz kibir efendiniz olmuş, oysa size efendi olan kibir ise benim kölemdir, yanı ben onun efendisiyim.”

Bediüzzaman: “Hem, mesela: Gurur ve kibir öyle bir ağır yük var ki, mağrur adam herkesten hürmet ister, ve o istemek sebebiyle istiskal (soğuk karşılama, beğenmeme) gördüğünden, daimi azap çeker.” (hizmet rehberi)

Azap çeken kibirli kimse imkanı oranında o da başkasına azap çektirir, kendisi huzur bulmadığı gibi kimseye de huzur vermez.

İlk kibir, Hz. Adem’ı yaratmasıyla başlar. Allah’ın emrine uyan Tüm melekler Hz. Ademe şükür secdesine giderler. Cin olmasına rağmen ibadetiyle melekler seviyesine çıkan şeytan secde etmez. Kur’an’da olay şöyle anlatılır: Araf suresi 12 Ayet:

“Allah, “Sana emrettiğim seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.” (diy. Meal)

Kibir, kendini beğenme ve başkasını hakir görme neticesi Allahın gazabına mazhar olan şeytan. Aynı surenin 13 ayeti:

“Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin oradan büyüklük taslamak haddin değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi”

Şeytanın kibri onu Allah’ın emrine isyan etmesine vesile oldu, geçici dünya hayatını kazanırken ebedi cehenneme müstahak oldu. Kıyametin kopma anına kadar dünyanın tüm nimetlerine sahip olmasına rağmen kibrin neticesi olan kin ona rahat yüzü vermiyor/vermez.

Kibir öyle bir günah ki, sahip olanlar kolay kolay tövbe etmezler, işte şeytan, şu an bile tövbe imkanı olduğu halde tövbe etmeyecektir.

Oysa Hz. Adem de Cennete iken Allah’ın emrine uymamış yememesi gerekeni yemiş, cennete kovulmuş dünyaya gönderilmiştir. Günah’ı kibirden olmadığı için tövbe etmiş Ve tövbesi kabul olunmuştur.

Bediüzzaman:

“ Her bir nimetin iki vechi vardır. Bir vechi insana aittir ki insanı tezyın (süslü) eder, medar-ı lezzet olur. Halk içinde temayüze (seçilmek, ayrılmak, farklı ve yüksek özeliklere sahip olmak, seçkin özelliklere sahip olmak) sebep olur. Mücib-i fahr (fahri icab, övünmeyi gerektiren) sarhoş olur. Malik-i Hakiki’yi unutur. En-nihayet kibir ve gurur kuyusuna düşer.” (Mesnevi-i Nuriye)

 

İbnu Mes’ud Rivayetle:

Resulullah sallalahu aleyhi ve sellem:

“Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir.” Bir adama: “Kişi elbisesini, ayakkabısını güzel olmasını sever!” dedi. Aleyhissalatu vesselam da: “Allah Teala hazretleri güzeldir, güzelliği sever! Kibir ise hakkın ibtalı, insanların tahkiridir.” (Müslüm, Ebu Davud, Tirmizi (4091-1999)

Selam ve dualarla