KIRIK KANAT VE İSLAMİYET

KIRIK KANAT VE İSLAMİYET

Az da olsa dini bilgisi olan hangi Müslüman’a "İslam neye eşittir" diye sorsan verileceği ortak cevap "İslam-güzel ahlak" olacaktır.

Ahlakın olmadığı yerde İslam’dan söz etmek doğru değildir.

"En güzel ahlak üzeri" ile yaratılan ve "güzel ahlakı tamamlamak" için gönderilen bir peygamberin ümmetine yakışanda güzel ahlaklı olmasıdır.

Kelime-i şahadetle İslam dairesine giren kişi bu kelimeyle ilk ahlakını almış, nefsin ve şeytanin arzu ve istekleri yerine Allah'ın emrine gücü nispetinde uyacağını kalbi ile tasdik diliyle ilan etmiştir.

Ahlakın tersi olan ahlaksızlık ise İslam’ın şiddetle yasakladığı, Müslüman’a yakışmayan ve kişiyi cehenneme götüren bir durumdur.

İslamiyeti bir kuşa benzetirsek baş kısmı iman, kanatların biri ibadeti ve diğeri de muamelatı temsil eder.

İslam’ın beş temel esası olan ibadet kısmı; farz, sünnet ve mensuplarına yani ahlaki adabına Müslümanların azamı özen gösterdiğidir.

Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde (bana göre MÜSLÜMAN bir devlet yok. Halkı Müslüman devletler var.) İbadet ahlakına uyma konusunda pek sıkıntı olmadığıdır.

Dinin diğer yarısını teşkil eden Müâmelat; insanla diğer insanlar ve yine insanla doğa arasındaki ilişkileri içerir.

Müslümanlar doğa konusunda sınıfta kalmış, "yarın kıyamet kopacağını bilsen bile elindeki ağacı dik" diyen ahlaktan ormanları yakan bir duruma gelinmiştir.

Ya insanla diğer insanlar arasındaki iliksiler ne durumda?

Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelere bakıldığında durum pek de iyi olmadığıdır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: "Bizi kandıran bizden değildir", "Müslüman yalan söyleyemez", "Müslüman; elinden ve dilinden emin olunan kişidir.' "Komşusu aç iken tok yatmaz", "en hayırlısi insanlara hayri dokunandır.", "ilim mülümanın yitik malıdır", "kendi nefesine istediğini başkasına istemeyen mümin (kamil) değildir." Ve diğer ayet ve hadislere bakıldığında İslamin bir kanadının kırık hatta kopuk olduğunu görürüz.

Kur'an'da: " Allah; muhakkak (kesinlik ve şüpheye muhal bırakmayan) adaleti, iyiliği ve akrabaya yardımı emreder", "zalime meyl etmeyin", "birbirinizin mallarinizi haksız yere yemeyin", "birbirinizi haksiz yere öldurmeyin", "emaneti ehline verin" "hakki ayakta tutun" ve benzeri müâmelat ahlakını anlatan ayetler ile müslümanların durumuna bakıldığında ise tek kanatlı kuşa benzediğini (nasıl bir müslümanlik sa) görürüz.

"Bir birine yardım"ı unutmuş, "İftira" etmeyi marifet bilmiş, "şahitliği" çıkarına uygun yapmayı... Kısaca İslamın müâmelat kısmının ahlakından söz etmenin imkansız bir durum aldığıdır.

İslam’ın bir kanadının kırılmasına yani müâmelat yok olma noktasına nasıl gelindi?

Toplumun değer yargılarının, birbirine güven duygusunun zedelenmesine sebep veren bu durumu nasıl düzeltebiliriz? Sorularına cevabını ve çaresini bulmak hepimizin görevidir.

Ben derim ki işi temelden yani anaokulu eğitiminden başlayalım.

Selam ve dua ile.