KÜÇÜK İNSANLAR!
- 23-08-2020 16:20
- 38
Üç çeşit büyük görme vardır.
Birincisi kibirdir, bu şeytandandır.
İkincisi, başkasını büyük görmektir, bu alçaklık psikolojisindendir.
Üçüncüsü ise yaratılmışa ulûhiyet atfetmektir, buda putçuluktur.
Kibir mevzusunu hepimiz biliyoruz. Şeytan meleklere bile imamlık yapabilecek ilim seviyesindeyken, sadece bir defa ben üstünüm dedi ve lanetlendi.
Onlar çamurdan ben ise ateşten dedi, Yüce Yaradan bunu çok ağır bir şekilde cezalandırdı!
Günümüzde, günde binlerce kez, onlar şöyle, ben böyle, siz bundan, biz şundan, biz var ya biz, diyen var.
Yani şeytanın bir defa yaptığını, her gün defalarca yapanlar var!
Alçaklık psikolojisine gelince, bunlara köle ruhlular diyebiliriz. Başkasını ya da düşmanını kendinden üstün görenler.
Bunlar, karşılarındaki zevat ile bir fotoğraf çekmek ya da onlardan bir gülümseme almak için tüm ruhlarını satarlar.
Öyle ki onlara dünyanın en zengini olsanız ne yaparsınız deseniz, kendimize çok iyi efendiler alırız derler. Özgürlük onların hayallerinde bile yoktur. Zaten onlar yoktur. Görüntü var olsa bile, fiziki olarak dokunabilseniz bile, onlar yoktur!
Çünkü onlar, başkasının gölgesine sığınmış köle ruhlu zavallılardır.
Üçüncüsü ise sevdiği, değer verdiği kişiyi, ilahlaştıranlardır. Bir davası vardır, bir sevdası vardır, eyvallah. Kendine bir başkan, şeyh, önder, müdür, guru veya başka sıfatlarda bir lider bulur, ölümüne bağlanır. Buna saygı duyarım. Lakin onu ilahlaştırmak, onu hatasız, günahsız, kılçıksız görmek, çok tehlikeli bir yaklaşım şeklidir.
Bunlardan var mı?
Var, hemde çok fazla var!
Belli bir dini inancı olmayanların yaşadığı boşluğu bu şekilde doldurmalarını anlarım da dini inanca sahip insanların bu tür zaaflara düşmesi beni çok düşündürüyor.
Hele ki Müslümanların!
Çünkü Allah'ın bütün mesajları ve onun Resulu’nün bütün konuştukları, yaptıklar, gördükleri kayıt altına alınmıştır. Sahabiler ile olan tüm irtibatları arşivlenmiştir. Son Peygamber olmasına, Cebrail aleyhisselam ile direk görüşmesine, Yüce Allah tarafından mesaj almasına rağmen, sahabeler onun söylediklerini, bunlar senin sözlerin mi yoksa Allah’ın mı diye bazen teyit etmişlerdir.
İnsanların en mükemmeli olsa bile onun ile Yaradan arasında bir çizgi vardır. Onun söyledikleri beşeridir ve sorgulanabilir. Yüce Yaradan’ın ise asla!
Hz Ömer, ben yanlış yaparsam ve siz bunu bana söylemezseniz, sizde hayır yoktur, siz hatamı söyler ve ben bunu düzeltmezsem, bende hayır yoktur, demiş.
Bundan dolayıdır ki 1400 yıl geçmesine rağmen biz hala onların o mükemmel sistemini konuşuyoruz.
Bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde ise bunu yapamamamız var.
Biri bir koltuğa oturdu mu herkesin kendini alkışlamasını ister. Biri onu eleştirdiyse, o düşmandır ve hemen ekarte edilmesi gereklidir. Alkışlayanlar ise onun kıymetini bilen can(!) dostlarıdır.
Arabayı uçuruma bile sürse, dalkavuk ruhlular, alkışlarlar. Bravo, yuppi, çok güzel sürüyorsunuz, iyi gidiyorsunuz, o kadar iyi gidiyorsunuz ki birazdan ayaklarınız yerden kesilecek…
O sırada ağzını açacak aykırı birisi ise huzur bozan, sivri veya gereksiz diye susturulacaktır. Dost diye ilk gün kendisini uyarıp, gerekirse tekerleğin önüne atlayacaklarsa, çok önceden ekarte edilmiştir zaten.
Uçurumun dibine düşünce, sürücünün aklı başına gelmiştir ama ruhu ebediyete tecelli etmiştir. Ruh göğe yükselirken, alkışlayan dalkavuklara bakar, vay be, nasılda uçtu, nasılda ruhunu teslim etti, bravo, gerçekten bravooooo…
Daha önce eleştirdi diye, yanlış yoldasın diye, uçurumdan düşeceksin diye uyaran ve bunun için ekarte edilenler ise bir kenarda usulca süzülmüş, hüzünlenmektedirler. Çünkü onlar gerçek dosttular.
Çok net bir bilgi vereceğim, bir insan yanlış yaptığında usulüne uygun şekilde uyarılmış ve bu uyarıya negatif tepki ile karşılık verilmiş ise o kişinin ya aklı başında değildir. Yada o kişi kalitesiz/küçük biridir!
Aklının başında olmadığını düşünüyorsanız, biraz bekleyin ama kalite zafiyeti olduğunu düşünüyorsanız, ondan uzak durun!
Mümkünse, onu herkesten uzak tutun!
Kibir veya eziklik psikolojisinden burunlarının dibini göremeyen zevatın, bürokrasi, siyaset ve sivil toplumun içerisinden ayıklanıp, kalite seviyesinin artırıldığı yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…