KURBAN VE BAĞIŞ
- 10-08-2018 17:34
- 36
UDHİYE (Kurban) Allah'u tealaya yaklaşmak için Kurban bayramının günlerinde kesilen hayvanı adıdır.
Peşinen söyleyeyim istisnalar dışında kurban ibadetinin vekalet yolu ile başka diyarlarda kesilmesi caiz olsa da karşıyım.
Büyük günah olan faizle uğraşan bankalara para yatırıp vekalet ile kurban kesme olayına tümüyle karşıyım.
Peygamber sallallhu aleyhi ve sellem: “Faiz mahvedici yedi günahtan biridir.” buyurmuştur. (Buharî, 1993: Vesaya 23; Müslim, ts.: Hacc 144).
Aklımın almadığı bir başka konu da dini bir ibadeti haramla gelir elde eden kuruluşların aracı edilmesidir.
Hele bu konuda fetva verenlere de Allah hidayet etsin derim.
Diyanet Ve diğer dini cemaat, tarikat ve cemiyetların bu konuyu abartarak, reklam ve diğer iletişim araçlarıyla kişilerin kurbanlarını toplamaları sakıncalı ve çirkin görmekteyim.
İşin içine menfaat ve çıkar girince insanlar veya çıkar gurupları nasıl da olaya dört elle sarılıyorlar. İslamın bunca emirleri varken sadece Kurban kesme olayı için başta diyanet ve diğer kurum ve kuruluşlar ne kadarda hevesli ve de istekli olduğunu görüyoruz.
Duvarlara yapıştırılan afişler, gazetelere verilen reklamla, Tv deki tanıtımlar, öyle bir duygu sömürüsü halini almış bir durumdadır.
Dinin haram saydığı, içki, kumar, faiz, zina, rüşvet, insan hakları ihlalleri... Gibi konularda bu denli çalışma yapmamaları. Farz olan, namaz, oruç ve yine komşu, anne- baba, büyük ve küçük hakları konularından da yeterli düzeyde olmamaları düşündürücüdür.
Nakliye, kesim, dağıtım ve diğer gidenlerin ödemesinin net olmayişi, hangi hayvanın kime ait olduğu şüpheli ve fiyatların aynı olması ayrıca sıkıntıdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem in kurban kesilirken yanında bulunmayı teşvik etmesi dikkate alınmalıdır.
Ülkemizde bunca işsiz, kimsesiz, dul ve yetim ile asgari ücretle çalışan, emekli ve okuyanı olan insanları ihmal etmek kurban etini onlara vermemek, ev halkını ve akrabaları ihmal etmek vicdan işi değil sünnete muhaliftir.
Her ne ise olayı vicdanlara havale edip Kurban kesiminin mezheplere göre nasıl olması gerektiğini anlatmaya çalışalım.
Kurban kesmeğe, tadhiye denir ki, ibadet niyyetiyle, vakti mahsusunda, buna tahsis edilen hayvanı tezkiyeden, yani zebh, yahut nahr etmekten ibarettir. (Nimet-i İslam)
Kurbanı - elinden gelirse ki - mendup olan da bulur - kendi eliyle kesmektir. Elinden gelmiyorsa, yanında bulunarak, başkasına kestirir. (Nimet-i İslam)
Şafii mezhebine göre:
Dinen zengin sayılan kimselerin kurban bayramı günlerinde(ilk dört gün) kurban olacak şartları taşıyan hayvanları kurban etmeleri sünneti müekkede dir.
Resûlü Ekrem (S.A.V.) hakkında vaciptir. Tirmizi şöyle rivayet etmiştir:
"Ben kurbanı kesmekle emrolundum. Fakat sizin için sünnettir."(Şafii ilmihali, muğni, irşadul ibad, hidayetül habib...) Şafii mezhebi;
Müekked sünnet vacip hükmündedir, kurban kesmekte müekked sünnetlerdendir. Üzülerek belirteyim ki Şafii mezhebi mensupları müekked sünneti iyi kavrayamadıklarından kurban kesme konusunda cimri davranmaktalar, oysa Kurbanın bir ibadet olması yanında (cana gelen) belalara karşıda kalkandır.
Kurban kesen kimsenin, kestiği kurbandan yemesi sünnettir. Kurban etini veya derisini satmak, kasabın ücretini ondan vermek, zenginlere temlik etmek, bütün etini yemek, bulunduğu köy veya şehirden başka yere götürüp fakirlere dağıtmak caiz değildir. Ancak kasap fakir ise ona temlik etmek, zengine yedirmek ve tamamını bir fakire vermek caizdir. (Şafii fıkhı. halil GÜVENÇ)
Şafii mezhebine mensup insanlar in yoğunlukta yaşadığı bölgelerde kurban kesme olayının az olması dini bir sorundan değil kişisel ihmalkarlık diyelim.
İslam tarihinde, Hz. İbrahim aleyhi selamın, Hz. İsmail aleyhi selami kurban olayında yüce Allah in lütfü ile koç gönderilmesi ve kurban edilmesi, yine Peygamberimiz sallallhu aleyhi ve sellem in dedesinin oğlunu kurban etmek istemesi buna rıza gösterilmemesi neticesinde kabede bulunan oklarla kura çekilişi ve neticede yüz deve kurban edilmesi düşünülmesi gerekir.
Hanefi mezhebine göre;
Hak yolunda fedakarlığın nişanesi, Allah'ın verdiği nimetlere karşı şükrün bir gereği, bela ve musibetlerden korunmanın yoludur kurban
İbadet niyeti ile Allah'ın rahmetine kavuşmak için Kurban bayramı günlerinde (ilk üç gün) kesilen özel hayvanın adıdır. Kesilen kurbana Udhiyye, kesmeye de "tazhiye" denir.
Temel ihtiyacından başka, en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahip olan hür, mukim ve Müslüman olan kimseler üzerine kurban kesmek vaciptir.
İmam Muhammed dışındaki diğer imamlara göre akıl ve baliğ olması şart değildir.( Ö. Nasuhi bilmen, Mezhebül arbaa, kaynakları ile islam fıkhi, d. ilmihal.)
Deve beş yılını, büyük baş hayvan iki yılını ve küçük baş hayvan da bir yılını doldurmuş olması gerekir. Ancak küçük baş hayvan altı ayını geçmiş ve bir yıllık gibi ise o da kurban edilebilir.
Deve ve büyük baş hayvanlar yedi kişiye küçük baş ise bir kişi için kurban edilir.
Büyük baş hayvanlar da tüm ortakların kurban niyeti olmaları lazım.
Kurban etinin dağıtımı ise;
En efdal olan şudur ki Kurban olarak kestiği hayvanın etini üçe ayırıp bir kısmını kendine bir kısmını dost, akraba ve komşusuna, bir kısmını da fakirlere vermesidir.
Eğer kurban sahibi orta halli olur da, geçimini karşılamak zorunda olduğu kimseler kalabalık ise, o halde kurbanın etini onların yemeleri için alıkoyabilir, bu menduptur. (Ö. Nasuhi bilmen)
Hz. Peygamber sallallhu aleyhi ve sellem ise kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10).
Ailenin fakir olması durumunda etin tamamı da evde bırakılabilir (Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, Beyrut 1399, IV, 185).
Gönül ister ki kurban verecek kişi kendi kurbanını alması ve kendisinin kesmesi, imkan yoksa (günümüzde yok) kesim yerinde bulunması, kesen kişiye kendisi vekalet vermesi.
Derisi ve yenilmeyen iç organlarını kurum ve kuruluşlara bağışlayıp kasap parasını ayrıca vermelidir.
Akrabalar eve davet edilmeli ciğer, kalp, et karışımı pişirilip beraber yenilmelidir.
Et üç parçaya ayrılarak bir kısmı eve bırakılmalı, bir kısmı kendisi ve çocukları ile akrabaya ve diğer kısmı da fikirlere dağıtılmasıdır.