KÜRTÇE DERS NEDEN TERCİH EDİLMİYOR?

KÜRTÇE DERS NEDEN TERCİH EDİLMİYOR?

Okula başladığımda ne ben ne yaşıtlarım tek kelime Türkçe bilmiyorduk.

Okulda bize Türkçe öğretildi.

Ayrıca o yıllar okulda Kürtçe konuşmak da yasaktı.

1980’li yıllarda sadece okulda değil, tüm kamusal alanlarda Kürtçe yasaktı.

Hatta sadece yasak değil, Kürtçe mecmua, gazete, kitap, kaset bulundurmak da suçtu.

Sırf Kürtçe materyal bulundurdukları, Kürtçe konuştukları, Kürtçe şarkı dinledikleri, çocuklarına Kürtçe isim verdikleri için insanlar bu ülkede geçmişte ağır bedeller ödedi.

Yıllarca ‘Kürt kimliği ve Kürtçe dili yoktur’ dayatması ve inkârı sürdü ne yazık ki.

‘Kürtler kardeşimizdir’ diyen siyasilerin söylemleri de genelde lafta kaldı.

Taa ki 2002 yılında çıkarılan 3. AB Uyum Paketi'nde resmi dil olan Türkçenin yanında vatandaşların günlük hayatlarında ve geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilmesinin yolu açılana kadar.

Bu tarihten sonra Kürtçenin önündeki engeller birer birer kalkmaya başladı.

2003 yılında Nüfus Kanunu'nun ilgili maddesi değiştirilerek vatandaşların çocuklarına diledikleri ismi koyabilmelerinin önü açıldı.

Farklı dil ve lehçelerin öğrenilebilmesi için özel kursların açılabilmesi ve devlet televizyonu olan TRT 3'te yarım saatlik farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasına olanak sağlandı.

2008 yılında ise bu gelişme yasal güvenceye bağlanarak özel radyo ve televizyonlar ile TRT'de bu alana ilişkin tüm engeller kaldırıldı.

Bu çerçevede o zamanın TRT’6 sı şimdinin TRT Kurdi Televizyonu tam zamanlı Kürtçe ayın yapmaya başladı.

2009 yılında özel radyo ve televizyonlarda kesintisiz biçimde bu dillerde yayın yapabilmesi mümkün hale getirildi.

2009 yılında yapılan tüzük değişikliğiyle cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin, yakınlarıyla anadillerinde görüşebilmeleri mümkün hale getirildi.

Mevzuatta değişikliğe gidilerek sanığa, kendini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde savunma yapabilme imkanı sağlandı.

Üniversitelerde farklı dil ve lehçelerle ilgili akademik araştırmalar yapılabilmesi, enstitü kurulması ve seçmeli ders konulabilmesinin önü açıldı.

İlk olarak 2009 yılında, Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı, Arap Dili ve Kültürü Anabilim Dalı, Süryani Dili ve Kültürü Anabilim Dalı, Kürt Dili ve Kültürü Yüksek Lisans Programı ve Süryani Dili ve Kültürü Yüksek Lisans Programından oluşan Yaşayan Diller Enstitüsü kuruldu.

Aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi bünyesinde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açıldı.

2012’de yayımlanan yönetmelik kapsamında ise yabancı dil kontenjanında Yaşayan Dil ve Lehçeler adı altında Kürtçe de seçmeli ders olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına girdi.

Bu kapsamda 2022-2023 eğitim öğretim yılında okutulacak seçmeli dersler başvuru süreci başladı.

Tercihlerin, 21 Ocak tarihine kadar okul müdürlüklerine bildirmesi gerekiyordu.

Bunun için başta AK Parti Milletvekili Ziver Özdemir olmak üzere çeşitli siyasi partiler ve STK’lar, veli ve öğrencilere çağrıda bulunarak, Kürtçe seçmeli dersi tercih etmeleri önerisinde bulundu.

Ancak tercihe bağlı olarak Kürtçe ders seçimi yapılması bazı aileleri tedirgin ediyor.

Geçmişte Kürt dili ve kimliği üzerindeki baskılar ve halen Kürtçe dili ve kültürünü yaşatma çabalarına siyasi bir duruş olarak bakılması, tercihin önünde ciddi bir engel olarak duruyor.

Ailelerin ve öğrencilerin, ana dillerini tercih etmede konusunda kafaları halen karışık.

Bu nedenle Kürtçenin yaygın olarak konuşulduğu bölgelerde Kürtçe dilinin seçmeli değil de zorunlu ders haline getirilmesi, en doğru karar olacaktır.  

Kürtçenin önündeki engellerin kaldırılmasına öncülük yapan Ak Parti iktidarından beklenen de Kürtçe eğitim konusuna bu temelde daha somut bir adım atmasıdır