KÜRTLER İSTEME HAKKINI İSTİYOR

Bildim bileli, hiç de iyi niyetli olmayan ve ardında yargılayıcı, aşağılayıcı bir ima barındırarak sorulagelen bir sorudur, “Kürtler daha ne istiyor”. Sormanın maksadı cevabınızı bilmek değil, zihninizi okumaktır.

Sorunun maksadı çözüm aramak değil sizi sorunun içine gömmek için mazeret bulmaktır. Sormanın maksadı hiç de iyi niyetli değil sormanın maksadı bildiğiniz ne kadar kötü niyet varsa odur aslında.

Yine sorsunlar, defalarca daha sorsunlar.

Onlar bilmek istemiyorlar, onlar bizi içine gömecekleri bir havuzu derinleştiriyor ve sorunu havuz problemine dönüştürmek, bir bilinmeyenli değil çok bilinenli bir denklemi bile çözmek niyetinde değiller.

Kürtler daha ne istiyor” verdiklerini bir lütufmuş gibi minnetle gözümüze sokmanın ifadesidir.

Biz bu coğrafyanın, bu toprakların asıl sahipleri siz ise yanaşmalarısınız, beslemesiniz demenin ifadesidir.

“Kürtler daha ne istiyor” bundan ötesini isteyemezsin, istersen verdiklerimi de alırım tehdididir,  hatta almakla verdiklerimle yetinmem, vermediklerimi de alırım demektir.

2008 yılında Van’ın bir öğretmenevi odasında iki kişilik bir odada kaldığımda, sadece bir gecelik odayı paylaşmak zorunda kaldığım, Şırnak’ta görev yapan bir uzman çavuş, muhabbet kurmak mı başka maksatla mı bilemiyorum, nerelisin sorusunun ardından Mardinli olduğum cevabını alınca, PKK ne istiyor diye can alıcı soruyu tüm sevimsizliğiyle sormuş.

Konuşmaya hiç mecali olmayan ben, ona dönmüş ve “yıllardır dağlarda onlarla savaşan sizsiniz, siz bilmeyeceksiniz de ben bileceğim” demiştim.

O zaman daha birçok zaman anlamış ve hep anlamazlıktan geldiğimi düşünmüştüm.

Siz onlardan olmadıkça Kürt olmak nazarlarında PKK’li olmaktır.

PKK’yi eleştirip yerden yere de vursanız Kürt olmak değişmez bir eşitlikle PKK’li olmaktır. Ne zaman ki siz “Ben Kürt kökenli bir Türk vatandaşıyım” der de gereklerini yerine getirirsiniz, o zaman en fazla yükselebileceğiniz mertebe, PKK’li olma potansiyeli taşıyan bir Kürt olmaktır.

“Ben Kürt kökenli bir Türk vatandaşıyım”  demek ise “Üzgünüm köklerim maalesef ki Kürt ama bakın ben bir Türk vatandaşıyım. Bakın ben de sizdenim, sizden olamasam da sizin gibi olmaya çalışanlardanım. Sizden daha fazla kızıyorum, sizden daha çok vuruyorum, sizden daha çok öldürüyorum

“Kürtler daha ne istiyor” hala bunu soranlar var. Devletin en tepesinden en dibine kadar soranlar var hala.

Ne mi istiyor Kürtler?

Yasayı, mevzuatı değiştirmenizi istiyorlar, o da olmadı o bir kenara koyduğunuz mevzuatların gerektirdiklerini istiyorlar.

Irak’ta Türkmenler için istediklerinizi, Makedonya’da Türkler için istediklerinizi istiyorlar. Hadi diyelim ki Kürtler ne istediğini bilmiyor siz istemekte çok mahirsiniz.

Kendiniz için ne istiyorsanız Kürtler de onu istiyor. Değil mi ki kardeş diyorsun Kürtlere değil mi ki “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz” Diyen bir Peygambere inanıyorsunuz.

Yoksa yalan mı hepsi, işinize geldiği kadar Müslüman, işinize gelsin ya da gelmesin daha çok Türk’sünüz. Öyle olmasa, sarayın merdivenlerinde Gök Tanrı’ya inanan Hunları, Şamanist Avarları, Pagan Hazar Kağanlığını, Budizm’e ve Manihaizm’e inanan Uygurları göğsünüzü gere gere tüm âleme sergilemezdiniz.

Sonra da kalkıp birilerini Zerdüştlükle suçlarsınız.

Kürtler devirdiğiniz çözüm masasından dökülenleri istiyor, çok değil beş yıl önce oy toplamak için vaat ettiklerinizi istiyor. Ve daha da isteyecek, istemek bitmeyecek.

Kürtler en başta ve en çok da ayıplanmadan, yargılanmadan, aşağılanmadan, öldürülmeden istemek hakkını istiyor.

Ve bakın Allah ne diyor Bakara 120. Ayetinde: Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah’tan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.