MADDE BAĞIMLISI GENCİN EVE DÖNÜŞ HİKAYESİ
- 06-05-2023 01:01
- 05-05-2023 17:38
- 82
Bu röportajı yayınlama noktasında uzun bir zamandır kararsız kaldım.
Bir gülün güzel cümleleriyle, samimiyetinin ışığıyla kalemim dile geldi.
Bir yanım çaresizce bocalarken insanlık adına bir yanım gözlerini dört açmış geleceğe bakıyordu.
Rüya gibi, rüyamdaki gibi…
Dünya kırılan fenerle, güneş gibi aydınlığını yaşamıştı.
Dünyanın aydınlığı siz gençlerin elinde güzel gençlik!
Bağımlı olmak istersin sevgiyle ailene,
Bağımlı olmak istersin toprağına, vatanına,
Bağımlı olmak istersin sevdiğine, eşine,
Bağımlı olmak istersin şarkılara, türkülere,
Bağımlı olmak istersin lisanına,
Bağımlı olmak istersin düşüncelerinin değerli olmasına,
Aslında istediğin insan olduğunun fark edilmesi ve insanca değer görmekti.
Değil mi çocuğum!
***
Sibel A: Gençler hoş geldiniz.
Gençler: Hoş bulduk.
Sibel A: Kardeşim nasılsınız?
N.Ç: İyiyim abla siz nasılsınız?
Sibel A: Hamdolsun iyiyim. Gençler bu röportajın insanlığa ışık tutması ümidiyle yapıyoruz. Bir tebessüm yüzlerimizde belirdi. İnanıyorduk.
Sibel A: Yaşınız kaç ve aslen nerelisiniz?
N.Ç: 38 yaşındayım. Aslen Artvin’liyim.
Sibel A: Kaç kardeşsiniz?
N.Ç: 3 kardeşiz. Evin 2 numaralı oğluyum.
Sibel A: Ailenden biraz bahseder misin?
N.Ç: Kalabalık bir ailede büyüdüm. Akrabalarla aynı apartmandaydık. Annem sakin bir kadın, sevgi doluydu. Annem çok yoğun olduğu için evde bizlere vakit ayıramıyordu. Babam inşaatta çalışır her zaman işleri olmazdı. Evde hâkim olan duygunun karşılığı huzursuzluktu. Her an tepkileriyle şaşırtan bir babanın stresiyle yaşıyordum.
Sibel A: Çalışma hayatına ne zaman başladın?
N.Ç: 14 yaşımda başladım.
Sibel A: Ailede çalışmaya başlama yaş ortalaması kaçtır?
N.Ç: Yaş ortalaması: 15
Sibel A: Biraz kendini anlatır mısın?
N.Ç: Sakin, sessiz bir çocuktum. Uyumluydum. Arkadaşlarımla mahallede bir grup olmuş canımız nereyi isterse gezerdik. Annem hafız olmamı çok istediği için beni 13 yaşında yatılı kuran kursuna vermişti. Kuran öğrenmenin güzelliğiyle mutluluk ve heyecan yaşıyordum. Sınıfta en güzel ayet okuyan yarışması yapılmıştı. Yarışmayı kazananlardan biri de bendim. Hediye vermişlerdi. Güzel bir sevinç yaşamıştım. Fakat benden yaşça büyük hafızlık eğitimi alan abilerimden gördüğüm psikolojik şiddetten dolayı kursa devam edemedim. Hatim yaptıktan sonra kurstan ayrıldım. Sonrasında çalışmaya başladım. Çalıştığım yerde şiddetle karşılaşmıştım. Babamın bunca yıl iş yerime 2 kere gelmesi de çok üzücüydü. Geldiğinde de eti de sizin kemiği de sizin demesi…
Sustuk…
Eleman olarak çalıştığım iş yerinde altın tozları üzerimize düşerdi. Kıyafetlerimi silkelemeden asla iş yerinden çıkmazdım. Bir toz hakkı bana bulaşmasın diye. Öyle öğrenmiştim annemden…
Çay eşliğinde devam eden muhabbet gençlerden gelen sorularla da taçlanmıştı.
Sibel A: Çocukken hayalin neydi?
N.Ç: Doğruyu söylemek gerekirse hatırlamıyorum.
Sibel A: Maddeye başlamana sebep olan alt yapı neydi?
N.Ç: Değersizlik hissi yaşıyordum. Ve aidiyetim, bağlılığım kime olmalıydı neye olmalıydı? Bu sorularla büyümüştüm. Boşluk yaşıyordum hem de tarifi olmayan…
Sibel A: Maddeye nasıl başladınız?
N.Ç: 24 yaşında bir arkadaş topluluğuna katılmıştık. Tanımıyordum bu yüzlerin çoğunu. Genç bayanlar vardı. Gençlik bu ya ister istemez kızların büyüsüne kapılmıştım. Zehirli maddeye başlamıştım. Çok samimi mahalle arkadaşlarımda vardı. Bir kereden bir şey olmaz dediğin o anlık zehirle başlayan vücudumun yavaş yavaş erimesinin başlangıcındaydım.
Sibel A: Maddenin yan etkileri var mıydı?
N.Ç: Olmaz mı hayatımın altı üstüne gelir mi dersiniz? Gelir öyle bir gelir ki… İnsanı batağına çekiyor ilk andan itibaren. İlk önce hafta da bir kullandım. Zamanla daha çok kullanmaya başladım. En son artık her gün kullanmaya başlamıştım. Artık level atlamış maddelerin isimleri bedenimi esir almıştı. Zehrin yan etkileri ilk kullanımdan itibaren vücuduma zarar vermişti.
Sibel A: Peki zararları neler olmuştu?
-Bedenen zararları: ilk günden itibaren 10 gün uyumadım. Daha sonra uykudan ürpertiyle kalktım. Sinir, agresiflik, kalp çarpıntısı birçok zararı vardı. Hangi birini sayayım. Vücudum dur dedikçe, iradem daha fazla diyordu.
-Çevresel olarak artık ailemden gizlemekten yorulmuştum. Evden kaçmıştım. Başka bir şehre. Ölü gibi yaşıyordum. Hayatın anlamı yoktu. Vicdanım bile irademi durduramıyordu.
Sibel A: Şehir dışında nasıl geçimini sağladın? Neler yaptın?
N.Ç: Bir süre dışarda yattım. Kir pas içinde… Sonra bir arkadaşımın evinde kalıyordum. Oda benim gibiydi. Bir ara ayakkabı boyacılığı yaptım. Madde satıcılığı yaptım. İçenler genelde satıcılıkta yapıyordu.
Sibel A: Sen gittikten sonra ailenin seni bulması nasıl oldu?
N.Ç: Ailem günlerce beni aramış, polise bildirmişler. Ailem benden böyle bir şey beklemedikleri için çok korkmuşlardı. Ailem gece gündüz nerede bu oğlan diye kıvranmışlar. Beni hapishanede buldular. Acı ve gerçek.
Sibel A: Hapishane de madde arayışın olmadı mı nasıl dayandın?
N.Ç: Benim iyileşmem kuran-ı kerim okuyarak oldu. Devamlı okudum. Çok iyi geliyordu. Maddeyi bulmam imkânsız beynime telkinlerde bulunmuştum. Kararlıydım. Çıkınca da hayatımda olmayacaktı. Hem aileme hem sevdiklerime çok zarar verdim.
Sibel A: Peki evinde kaldığın arkadaşın bu zehirden kurtulabildi mi?
N.Ç: Arkadaşım ölmüştü. Ben hapishanedeyken.
Sibel A: Çok üzüldüm. Başın sağ olsun.
N.Ç: Sağ ol abla.
Sibel A: İnsanlara ne tavsiye de bulunmak istersin?
N.Ç: Aile olun. Çocuklarınız güzel ahlaklı akrabalar ve arkadaşlarla beraber olmanın sevincini yaşasınlar. Çocuklarınızı önemseyin. Babalar oğullarıyla vakit geçirsin. Mesela babalar oğullarıyla yüzmeye ya da balık tutmaya gidebilirler. Ailece çok güzel paylaşımlar yapılabilir. Anneler evlatlarıyla özel birebir vakit geçirsin. Çay içip kek yiyip muhabbet edebilirler. Özel hissettirilmeli çocuklar, gençler.
Sibel A: N.Ç bizlerle paylaştığın bu hikayen için çok teşekkür ederim. Gençler sizlere de teşekkür ediyorum. N.Ç iş hayatında başarıların devamını diliyorum. N.Ç hayatının elmas değerinde olduğunu fark etmişsin ve en güzeli değerli olduğunu kendini keşfederek bulmuşsun. Hayat sana ve insanlığa her daim güzellikler sunsun. İyilikler sunsun. Hiçbir insana bu gibi zehirleri nasip etmesin… Bağımlılıklarımız bize beyaz gibi saflığın güzelliğini sunsun.
Vesselam…