MEKKE VE KABE
- 03-03-2020 15:38
- 14060
Mekke emin ve hürmete layik bir beldedir.
Allah nasip etti gidip gördüm ve bu sıfatları hak ettiğini bizzatihi müşahede ettim.
İbrahim(as) duasının kabul olduğunu gördüm.
Otobüsten inip kabeyi tavaf ettikten sonra, yabancılık çekmezsin.
Sanırsın ki yıllardır burada yaşıyorsun.
Dil de bilinse misafir değil ev sahibi gibi oluyorsun.
Eleştirdiğimiz suudilerin, Hac ve Umre esnasında; Kâbe hizmeti, Zemzem suyunun eksiksiz ve ulaşılabilir bir yerlerde olması, tuvaletlerin temiz ve bedava olması, abdest için imkanların eksiksiz ve temiz olması, şehrin temizligi... Başarılarını göstermektedir.
Aslında bu başarı onlara Allahın bir lütfü olduğu da bir gerçektir.
Tuvaletler dedim de aklıma Diyarbakır’dan Ankara’ya giderken Güneydoğu Expresi aklıma geldi.
Tuvaletleri berbat ve kullanışlı değildi yetkiliye bildirdiğine şok bir cevap vermişti "Yolcular kullanmasını bilmiyor"
Oysa Suudiler mazeret üretmiyor işlerini en iyi biçimde yapmaya çalışıyorlar. Her neyse fazla karıştırmayalım.
Bediuzzaman:
Elcevab: Biz dini severiz. Dünyayı da yine din için severiz...
Milletimiz de yalnız İslâmiyet'tir.... Başka bir şey değildir. (Hutbe-i Şamiye)
Eleştiri yapanlar derim ki:
Birçok organizasyon on bin bilemedin yüz hadi iki yüz bin kişi ile olur.
Tuvaletlerin yetersizliği, berbat oluşu, suyun olmayışı... Arkalarında yığınla çöp bırakıldığı bir gerçektir.
Oysa hac'a milyonlar umre de ise yüz binler; farklı ülkeler, farklı diller, fanatik derecede Kâbe ve Hacer-ül esvet aşki olduğu halde uyum ve ahenk muhteşemdir.
Bu sene UMREYE gittim. Kâbe içi ve etrafı inşaat halinde.
Metafa (Kabenin avlusu) giriş çıkışlar sınırlı kapılarda yapılmakta buna rağmen mükemmel bir işleyiş.
Kapının birinde girişlere izin verilmiyor çıkışlara ise kapı daraltılarak izin veriliyordu. Yavaş olsa da akış devam ediyordu. O kadar umrecilerden sadece vatandaşımız iki bayan görevliye çıkışarak "yol ver...." demesine karşı sabırla görevini yapan görevli takdiri hak ediyordu.
Ben "Bacım biraz sabır..." deyince "Karışma, arap..." hakaretleri ise hiç hoş değildi.
Metafa girenlerin yol üzerinde ve erkekler bölümünde ülkemiz umrecisi bir kaç bayanın namaz kılmaya çalışmaları, polislerin "burası yol" deyip kaldırmaya çalışmalarına rağmen, direnmeleri bir başka yanlıştı.
Kabe'ye oranla maddi olarak daha ihtişamlı olan saat kulesi ve otel zemzem mana itibarıyla KÂBE karşısında sönük kaldığı da bir başka ihtişamda.
İnanın Kabe'yi görmek tüm sıkıntılara değerdir.
O muhteşem insan selinin birlikteliği, beraber tavafı ve Sâiy'i yapmaları "İşte birlik budur" insana dedirtiyor.
Siyasetin karışmadığı, rıza-i ilahinin olduğu yerde " Meslekte değil maksatta birliğin" nasıl sağlandığını insanlığa öğretiyor ve Allahın "Muhakkak müminler kardeştir" fermanını gösteriyordu.
Bediuzzaman:
"İttihad-ı İslâm hakikatında olan İttihad-ı Muhammedî'nin (Aleyhissalâtü Vesselâm) cihet-i vahdeti tevhid-i İlahîdir. Peyman ve yemini de imandır. Encümen ve cem'iyetleri, mesacid ve medaris ve zevayadır. Müntesibîni umum mü'minlerdir. Nizamnamesi Sünen-i Ahmediye'dir (Aleyhissalâtü Vesselâm). Kanunu, evamir ve nevahi-i şer'iyedir. Bu ittihad, âdetten değil, ibadettir."
Selam ve dua ile.