MEMUR GİBİ DÜŞÜNÜYOR

Bir kentin mülki amirlerini sokakta, toplu taşıma araçlarında, kendi araçlarının direksiyonunda, markette, çarşı pazarda, bir sinemada, olmadı kafede ya da bir tiyatro salonunda ama protokolde değil görmek nasip olur mu? Ya da oldu mu herhangi birinize?

Kiminiz diyecek ki dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü Nur Çayevinde gördüm. Öyle değil, benim bahsettiğim normal hayatının akışında gündelik bir hal üzere olanından bahsediyorum.

Öyle, bir şehri ziyaretinde, halkla buluştu, halkla kucaklaştı haberlerinin konusu olabilecek sıra dışı ziyaretlerden bahsetmiyorum. Sıradan, sizin bizim gündelik hallerimizden bahsediyorum.

Öyle Bakan Mehmet Şimşek’in fırıncının tezgâhına geçip hamur yoğurması döner kesmesi de değil.

Çıkıp bir konfeksiyonda elbise denemesinden, teknoloji marketten telefon almasından bahsediyorum. Acaba üstlerindeki unvan ve görevlerinden soyunup vatandaş olabilmeyi istemiyorlar mı diye merak ediyorum.

Merak ettiğimi geçtiğimiz Cumartesi sabahı gazetemizin konuğu olarak beraber kahvaltı ettiğimiz Vali Azmi Çelik’e sordum. 

Hani biraz da özgeçmişinden cesaret alarak sordum, Erzurum gibi bir doğu kenti Oltu gibi mütevazi bir ilçesinde doğup büyümüş olmasının olası özlemlerinden hareketle sordum.

Hani dedim ki bir vali olarak yönettiği ilin hallerini doğrudan kendi gözlemleri tanıklıklarıyla yaşadıklarıyla anlamaya dönük bir çabası özlemi oldu mu ya da olmalı mı dedim.

Yoksa bu kentin insanının neşesini, acısını, sorununu, sevincini kalem müdürleri, sekreterleri, danışmanları, yardımcıları, kurum müdürleri üzerinden olmadı biz habercilerin haberlerinden mi sadece anlamaya tanımaya çalışıyor.

Mesela daha bu geçtiğimiz Pazar neredeyse şehrin üçte birinin elektriği kesildi. Hatta bütün bir gün kesikti.

Aklıma geldi hiç valinin elektriği kesilip de karanlıkta kaldığı oldu mu?

Çeşmesinden suyunun akmadığı. Olmadıysa yaşadığımız halin ne kadar can sıkıcı ve bunaltıcı olduğunu, esnafın iş yapamaz olduğunu, gazetelerde yaptığımız yarım yamalak haberlerle ne kadar anlatabiliriz. O da değil asayiş berkemal yok sıkıntıya mahal terennümünde memurundan ne kadar sağlıklı bilgi alabilir.

Hani hiçbir Valinin tebdili kıyafet çıkıp gezmesini beklemiyorum, elbette ki güvenlik kaygısını da göz ardı etmemelidir.

Belki yukarıda zikrettiğim alanlarda yaşamın tam içinde görünmesi, en küçüğünden en büyüğüne her bir vatandaşın talebiyle bunalması ihtimalini de barındırır fakat başka türlü bunalan vatandaşın halini de anlaması mümkün değil.

Vali bey soruma karşılık manidar bir cevap verdi.

Her bir vatandaşın işini valiyle çözmeye çalışması sistemin tıkanıklığını gösterir dedi. Katılıyorum. Hiyerarşik olarak her bir sorun valiye varmadan çözüme kavuşabilmesi gerekir. Cevap her ne kadar soruma karşılık gelmese de doğruydu.

Herhangi bir sorun çözüme kavuşmadan onca hiyerarşiyi aşıp valiye kadar tırmanıyorsa sistemin işleyişini sorgulamak gerekir. Ama şunu da eklemeden olmaz o sistemin tıkanıklığı da sorgulaması gereken Valinin kendi olmalıdır. Ya da protokol sıralarından biraz daha geriye çıkıp halkın içine karışmalıdır. Sorunun teşhisine ancak bu şekilde ulaşılabilir.

Son olarak Vali Beyin espriyle karışık söylediği bir ifadeyi konuyu özetlemesi babında paylaşayım sizinle. Memur kafası, memur gibi düşünmek diyorlar. Memur dediğin memur kafasında olur, memur gibi düşünür ne gibi düşünecek ki.