MEZHEP VE TAVUK MESELESİ

Tavuk mezhebinden önce mezheb ve islamda mezhebin yerini kısaca anlatayım.
ZEHÂB (gitmek) kökünden hem masdar hem de "Gidilecek yer ve yol" manasında mekan ismi olarak MEZHEP kelimesi, terim olarak  "dinin aslî veya fer'î hükümlerinin dayandığı delilleri bulmakta ve bunlardan hüküm çıkarıp yorumlamakta otorite sayılan alimlerin ortaya koyduğu görüşlerin tamamı veya belirledikleri sistem" olarak tanımlanabilir. (diy. ansik)
Tarifte belirtilen "otorite sayılan âlimlerin" islam dini için makul bir görüş değildir.
İslamda otorite makamı yerine, ictihat ve icma'ul ülema vardir.
Maide süresi 3 ayetin devamında, "...Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslamiyet'i beğendim..."(diy. meal)
Hz. Ali (ra) "Din eksik değil ki tamamlayalım, haşa fazla değil ki bazı hukumlerini çıkaralım."
Mezhep; bize Kur-an'a uygun yaşamaya giden yolu anlatır. Kur'an'ın dışına da çıkmamışlardı.
Mezhepsiz dini yaşamak müşküldür.
İmam-ı Şafiî "Kur'an ve sünnete muhalif bir görüşümü görülürse, onu bırakıp Kur'an ve sünnete tabi olun.."
Mezhep din olmadığı gibi, din de mezhep değildir.
Allahın cebrail vasıtası ile peygambere öğretiği din(Kur'an) olduğu gibi tam ve noksansız muhafaza edilerek, Kitap haline getirilmiştir.
Hayatımızın ömür denilen yolculuğunda nasıl davranılacağımızı Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem yaşayarak sahabesine öğretmiştir.
Sahabesi de bir sonraki nesile öğreterek günümüze kadar islamin gelmesine vesile olmuşlardır.
Peygamberimiz ve sahabesi döneminde bire bir sorulara cevap bulma imkanı olduğunda mezhepler olmamıştır.
Islamın yayılması, fetihlerle beraber yeni medeniyetlerin, farkılı insanların müslüman olmaları, sahabenin vefatı ve her yere ulaşamaması neticesinde, mezheplerin oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Hiç bir imam (Ahmet b. Hanbel, Maliki, Ebu Hanife, Şafii veya Maturidi, Eşâri...) Mezhep kurmak gibi bir gaye ve düşünceleri olmamışlardır.
Onların kur'an"a uygun görüşleri ve yazdiklari kitaplari, bulunduklari bölgelerde değer bulmus, halk tarafindan kabul görmüş, ilim erbabinin istifade etmesiyle zaman icinde kendi adlari öne çıkmış ve günümüz mezhep isimleri olmuşlardır. 
Hiç bir imam "benim dediğim doğru diğerleri yanlış" dememiş, görüşlerine farklı (temelde hepsi bir teferuatta) kendi kitaplarında "falan imanın görüşü şöyle Allah en doğruyu bilendir" diye de belirtmişlerdir.
Her neyse bu ayrı ve uzun bir konudur.
Kaç Mezhep va? Sorusuna gelince, dinimiz açısında; günümüz için iki faklı mezhep gurubu var.
Akaid ve İbadet mezhepleri.
Bunlarda kendi aralarında, Ehl-i sünnet ve cemaat ile Ehl-i bidâ ve delalet olarak ikiye ayrılır.
Akaid mezhebinin ehl-i sünnet ve cemaat mezhebi de Selef (sahabe dönemi) Maturidi ve Eşari olarak üç guruba ayrılabilir.
Ehl-i sünnet ve cemaat olan ibadet mezhepleri de günümüzde, Hanefî, Şafii, Malikî ve Hanbeli mezhepleri olarak dört diyebiliriz.
Kısanın da kısası bu izahlardan sonra gelelim tavuk mezhebine.
Meczup bir genç (bana göre çok akıllı idi) "Sen hoca misin?" ben "Evet" deyince o "kaç mezhep var?"
Yukarıda kısaca değindiğim bilgileri daha geniş biçimde ona anlatım. 
O "tavuk mezhebi de var mi?" deyince biraz duraksadım bilgilerimi gözden geçirdim "hayır" dedim.
O "nasıl hocasın ki tavuk mezhebini bilmiyorsun..." bağırarak uzun bir konuşmadan sonra sakinleşti.
Ona "anlat da ben de bu mezhebi öğreneyim" dediğimde o "tavuk bazen ekmek gibi kutsal bir taami yer bazen de (af edersiniz) b...k gibi pisliği yer." Ben "Evet" deyince, o "bazı müslümanlar da, Kur'an okur, namaz kılar, Oruç tutar... bir de bakarsın yalan söyler, Faiz yer, Zekat vermez, Kul hakkını yer... İşte bunların mezhebine tavuk mezhebi denir..." uzun bir konuşma yaptı.
Meczup karşısında sustum.
Diyecek laf bulamadım.
Selam ve dua ile.