NAMAZ

Müslüman’ın kırmızıçizgisi, ‘dinin direği’, ‘gözün nuru’ ‘imandan sonra en büyük hakikati’ ve ‘miracı’ olan Namaz, müminin olmazsa olmaz olanıdır.

Namaz; kişinin Allah'a kendini en yakın his ettiği zaman dilimidir.

Günde beş defa yıkanan kimse nasıl ki kirden temizlenir "beş vakit namazı kılan da günah kirinden" temizlenir.

"Müslüman ile kâfiri bir birinden ayıran", "hayâsızlıktan ve kötülükten koruyan", Allah'ın rızasını kazanan ibadetin başında "huşu içinde" kılınan namaz gelir.

Bediüzzaman:

"Paşa, Paşa! İslamiyet’te, imandan sonra en yüksek hakîkat namazdır.

Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduddur"(tarihçe-i hayat) demesi Namazın dinimizce ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.

En zor şartlarda, savaş meydanında, düşman hattında ve çarpışma esnasında bile namaz terk edilemez.

Hasta olup ayakta duramayan oturarak, buna da gücü yetmeyenin uzanarak bunu da yapamayanın başıyla, yapamıyorsa kalbiyle de olsa namaz kılınmalıdır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

"Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır.

Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar.

Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar.

Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Aziz ve Celîl olan Rabb'i: 'Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız?' der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir." (Tirmizî, Mevâkît 188;

Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkamet 202)

İmam bir arkadaşımın gençlerle sohbeti vardı beraber gitmemizi istedi, kırmadım onunla yirmiye yakın üniversite öğrencisinin bulunduğu yere gittik.

Tanışma faslından sonra kısa konuşma ve karşılıklı soru sorma biçiminde sohbet yapılıyordu.

Gençler soruyor hoca efendi cevap veriyordu.

Biri "hocam müsaden varsa hoca da bize sohbet etsin" demesi arkadaşımın ısrarı ile Namaz konusunu anlattım.

Kısa bir konuşmadan sonra Risale-i Nur dan;

"Eğer yüz kuruş bir gündelik ile çalışsan; sonra biri gelse, dese ki: "Gel on dakika kadar şurayı kaz, yüz lira kıymetinde bir pırlanta ve bir zümrüt bulacaksın."

Sen ona: "Yok, gelmem. Çünki on kuruş gündeliğimden kesilecek, nafakam azalacak" desen; ne kadar divanece bir bahane olduğunu elbette bilirsin. (21 söz) ile başlayıp sonra beşinci sözü rehber ederek önce namazın önemini sonra tekrar yirmi birinci sözü anlattım. Özellikle:

"Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın? Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir. Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun...

Acaba her gün her gün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana onlar usanç veriyor mu? Madem vermiyor; Çünki ihtiyaç tekerrür ettiğinden, usanç değil belki tenezzül ediyorsun...

Acaba şu vazife-i ubudiyet neticesiz midir, ücreti az mıdır ki, sana usanç veriyor?

Halbuki bir adam sana birkaç para verse veyahut seni korkutsa, akşama kadar seni çalıştırır ve fütursuz çalışırsın...(21 Söz)

Gençlerin çok hoşuna gidiyordu. Pür dikkat dinliyorlardı.

Bu sohbette; Gençlerin dinini öğrenme özellikle hakaiki imaniye konusunda sıkıntılar yaşadığını gördüm.

Dinimizi asrımızın idrakine sunmanın en doğru ve hikmetli yolu Risale-i Nur olduğunu bir daha anladım. Selam ve Dua ile…