“NE YAPALIM BİZİM GERÇEĞİMİZ DE BUDUR”

Bakın bizim gerçeğimiz denilenlerin listesinde neler var. En son örneğinden başlayalım. Kapınızın önüne konulmuş çöp kasası ya da adı her neyse ondan rahatsız olup mahallenin temizlik elemanından kasayı başka bir yere taşımasını istediğinizde, temizlik elemanı kaldırmıyorsa…

Siz kasayı götürüp başka bir yere çektiğinizde temizlik elemanı geri getirip eski yerine yani yine kapınızın önüne koyuyorsa…

Siz yeniden çöp kasasını götürüp başka bir yere götürseniz dahi çöpler kasanın eski yeri yani kapınızın önünde birikmeye devam ediyor ve temizlik elemanından kapınızda biriktirilmiş çöpleri toplamasını istediğinizde, temizlik elemanı ayak ayak üstüne atıp çay içip gazete okuyarak bu benim işim değil diyorsa…

Ve değil sadece siz hiç kimse o temizlik elemanına bedel ödemişlerden olduğu için hiçbir şey diyemiyorsa…

Her an ve genellikle de trafiğin en yoğun olduğu saatlerde yanınızdan bir çöp toplama aracı ağzı açık bir şekilde sizi ve bütün şehri çöp kokusuna boğuyorsa…

Otobüs durağında 10 dakika içinde gelmesi beklenen otobüsü yarım saat bekleyip tıklım tıklım binmek zorunda kalıyorsanız…

Otobüsün tutacak yerinden elinizi kara bir toz tabakası sıvıyorsa…

Eve varacak 10 dakikalık yolu Bölge Hastanesinin durağında otobüsün 15 dakikalık molasıyla yarım saate uzatmak zorunda kalıyorsanız…

70–80 günde bitmesi gereken bir yol çalışması 170 güne uzayıp sizi toza ve strese boğuyorsa…

Hastanenin acilinde polis kordonunda sedyedeki yaralıyı kurşunlara boğup öldürüyorsak…

Evlerimizde av tüfeklerini namlusu dolu bir şekilde duvarlara asıp 8 yaşındaki çocukların tüfeği alıp kendini ya da kardeşini vurmasına yol açıyorsak…

DDY’nin hemzemin geçitleri kaza değil cinayet mahaline dönmüşse ve olaysız ay geçirmiyorsa ve bu hiçbir kurumun umurunda değilse…

Okullarımızda öğrenciye sesini yükseltti diye veliler okulu basıp öğretmen ve idarecileri tekme tokat dövüyorsa…

Ne emniyet ne de Milli Eğitim okullarda öğretmenlerin güvenliğini sağlayamıyor ve öğrenci velileri öğretmenleri dövecek kadar şımarıyorsa…

Okullar taşlanıyor kundaklanıyor siyasal çatışmaların hedefi haline geliyorsa…

Daha ilk yağmurlarda elektrikler kesiliyor sokakları sel götürüyor tüm şehri su göletleri sarıyor, köy yolları kapanıyorsa…

Hepsi bir yana yanı başımızda yaşanan savaşın, katliamın iki cephesine de hemşerilerimiz gidiyor ve memleketinden uzak birbirlerini vurmaya başlıyorsa…

 “Ne yapalım bizim gerçeğimiz de budur bununla yaşamak zorundayız” diyeceğiz.

Sizi bilmem ama bu gerçek benim değil, ben bu gerçeğin insanı değilim.

Ve size bununla yaşamak zorunda olduğunuzu söyleyenlere inanmayın, kabul etmeyin. Bana, hepimize bunu söyleyeceklere söyleyecek bir şey bulamıyorum.

Sizin de gerçeğinizin de…