NEREDEN NEREYE

Siyasal İslamın temelleri atılırken hedef ve gayeleri bir şiir ile belirlenmişti.
Sonradan bir marş haline getirilen bu şiir, İslamcı her idealist genç gibi ben de ezberlemiştim.
Bu şiir bize aşk, heyecan ve davamızın özünü anlatıyordu.
Bir oluyor ve bir dava etrafında toplanıyorduk.
Sonradan Siyasal Islam'ın; tebliğ ve kucaklamadan ziyade, dışlayıcı ve insanlara şüpheci yaklaşımı beni bu düşünceden koparan nedenlerin birinci sebebi olmuştu.
28 Şubata giden süreci değerlendirip empati yaptığımda "Dava adamı" olarak gördüğümüz bazı kişilerin "Sivri" dilleri, "Hakaret edici söylemleri", "İslamın tebliğ ahlakına" uymayan davranışları, "Etki ve tepki" kaidesi ile birleştiğinde "Post model darbe" yapanların yanında bunların da katkısı olduğu kanaatini bana verdi.
Merhum ERBAKAN hocanın "Milli görüş, adil düzel, milli ve manevi kalkınma" hedef ve hizmetleri değilde bu kişilerin "Nefret" dili kullanmaları ile 28 Şubat süreci beni fazlasıyla üzmüştü.
Netice itibariyle Erbakan ve milli görüş tasfiye edilmiş "Milli görüş gömleği" çıkarılmış, farklı bir siyasi parti kurulmuş ve Hoca yalnız bırakılmıştı.
Hatıraların canlandığı bu mübarek Ramazan ayında o şiir aklıma geldi ve "Biz kandırılmış mıydık?" sorusuna cevap aradım ve şiiri tekrar okudur.
Biz Kur'an'ın hadimler
Pür İmanlı ve İzindeyiz.
Bu yoda dömeyiz asla
Peygamberin izindeyiz.
...
Kandırılma değilde terk edenlerin yanlış yola girdikleri idi.
Kur'na hadim (Hizmetkar) olma yerine partilerine hadim; Kendilerinden olmayan herkesi bila istisna "Hain, İşbirlikçi, Dinden çıkmış, kafir..." suçlamaları ile İslam'a malik (sahibi) gibi dinen sakıncalı bir durum oluşmuştur.
Kur'ana hadim ve Peygamber izinden gitme?
Nereden nereye gelinmiş.
Allah'ın kesin emri ve her cumada hatibin okuduğu ayette: "Muhakkak ki Allah; ADALETİ, İYİLİĞİ, AKRABAYA YARDIM ETMEYİ EMREDER..." Adalet ve Emin olma kavramının (peygamber ahlakı olan Dostların 'Emin' ve 'Adil' dediği değil düşmanların da dediği "Emin", "Adildir") sorgulanır bir hal almış.
Son zamanlarda Dindar bilinen TV.lerde bazı kişilerin "Nefret" ve "Tehdit" dili kullanmalar ise İslamla zıt bir anlayıştır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: 
"Müslüman, elinden ve dilinde Müslümanların [(Bazı rivayetlerden "Bütün İnsanların" tabiri kullanılır, bende bu görüşü benimserim.), (Müsned, ll, 224')] emin olduğu kişidir. Mühacir de Allah'ın yasakladıklarını terk edendir" (Buhari, Müslim.)
"En hayırlınız insanlara en fazla hayrı dokunandır"
"Komşusu aç iken tok yatan benden değildir"(İbn Ebi Şeybe), 
"Cebrail bana komşu hakkında öyle tavsiyeler ettik ki komşuyu komşuya varis edeceğini sandım."(Müslim)
"Şerrinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez."(Müslim), 
"Komşularına iyi komşuluk et ki (gerçek) Müslüman olasan"(ibn Mace)
...
Onların; "Komşu, ve hakları" yerine "Komşusunu hedef tahtasına" koyan anlayış İslamla, yakından ve uzaktan hiç bir alakası olmadığıdır.
Selam ve dua ile