NEŞE TIKAMIŞ VİCDANLARIMIZI
- 24-04-2015 19:31
- 112
Sabah Gültepe İlkokulunda kardeşimin gösterisi var diye en rezil kutlama organizasyonuna tanıklık etmek zorunda kaldım.
Hani isteseniz daha kötüsünü yapamazsınız. Okulun bahçesinde minicik çocukları özensiz ve baştan savma bir kutlama organizasyonu içerisinde ailelerinin karşısına çıkarmak niye?
Madem bu günü bu kadar özensiz kutlayacaksınız. Baştan savma yapacaktınız, hiç yapmayaydınız daha iyi.
Okul bahçesinde gösterinin başlamasını beklerken lise yıllarından tanıdığım ve belki de o zamanlar okul bahçesindeki törenlere katılmamak andımızı ve istiklal marşını okumamak için okul duvarlarından beraber atlayarak kaçtığımız arkadaşımla karşılaşınca bir garip oldum.
Gerek o gerekse de kendim 23 Nisan kutlamalarına katılacak kadar evrilmişiz demek ki dedim.
Güldük ardından eski günleri yâd ettik biraz. 1 Dakika saygı duruşu deyince kürsüdeki öğretmen ne ben ne de arkadaşım 40 yıldır sevmeyip saygı duyamadığımız zihniyete saygı göstermedik elbette.
Etrafıma baktım eskiden olsa gözaltına alınma korkusuyla olduğu yerde hazır kıta duracak insanların çoğu da bizim gibiydi.
Buna sevinmekle beraber kürsüde ki öğretmenin hala neden ısrarla saygı duruşunu anons ettiğini anlamasam da müfredat ya da prosedür diye geçiştirdik.
“Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” teranesini düşünürken, gazetemizin manşetindeki haberde otogarda banklarda sabahın köründe dolu dolu neşeyle uyuyakalan çocukları hatırladım.
Sonra küçücük elleriyle çöp konteynırlarına uzanıp karton toplayan çocuklar.
Ardından eylemlerde öldürülen Berkin ve diğerleri. Mayına kurban verdiğimiz Ceylan ve diğer çocuklar.
Roboski’de üstlerine bomba boşalttığımız yalın ayak çocuklar. Siirt’te içlerinde kamu görevlilerinin de olduğu 100 kişinin tecavüzüne teslim ettiğimiz çocuklar, elinde bez bebeğiyle oynarken evlendirdiklerimiz, kestiklerimiz, boğduklarımız annesiz babasız bıraktıklarımız.
Bugün 23 Nisan ve ne garip ki neşe dolamıyor gözleri, vicdanları açık olan. Ya çok içsiziz ya da içlerimizin kokuşmuşluğunu neşeyle karıştırıyoruz.
Bugün 23 Nisan ve bakın İHD’nin 2015 yılının ilk üç ayına ilişkin tespitlerinde neler var:
Üç ayda 122 çocuk hayatını kaybetti. Bu 122 ölümün 13‘ünün intihar olduğu iddia ediliyor.
Sekizi kolluk güçlerinin müdahalesi sonucu olmak üzere; toplam 640 çocuk çeşitli şekillerde yaralandı.
3 ayda 205 çocuk gözaltına alındı, 18’i tutuklandı.
872 çocuk Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir eğitim kurumu tarafından "potansiyel suçlu" çocuklar olarak kurumun internet sayfasında fişlenerek teşhir edildi.
Taciz, tecavüz ve işkenceye uğradığını iddia eden toplam 107 vakanın 100 tanesinde devletin gözetimi ve denetimi altında bulunan gözaltı yerleri, cezaevleri, yurtlar ve okullarda bu iddiaların yaşandığı belirtildi.
Gözaltı ve cezaevlerinde taciz tecavüz ve işkenceye maruz kalan çocuk sayısı 57.
43 kez devlet kurumlarında (okul, yurt) taciz, tecavüz ve işkence iddiasında bulunuldu.
Resmi makamlara 12 çocuk hakkında kayıp başvurusu yapıldı.
İHD’nin açıklamasında resmi veriler de hatırlatıldı. Ve bu resmi verilere göre:
2165 çocuk halen cezaevlerinde.
Her yıl 300 bine yakın çocuk polis ve adliyeyle ve yılda 10 bin çocuk cezaevi ve gözaltı ile tanışıyor.
7 milyon 500 bin çocuk kötü koşullarda çalışmak zorunda kaldı, 893 bin çocuk resmen çalışır görünüyor.
400 bin çocuk en zor çalışma alanı olan tarım sektöründe çalışıyor.
İHD’nin yaptığı açıklamada anadilinde eğitim hakkı ve zorunlu din dersi uygulaması da yer aldı.
“Evrensel insan hakları belgelerinde ifadesini bulan her çocuğun kendi anadilinde eğitim alma hakkı ile farklı İnanca mensup yurttaşların çocuklarının tabi tutulduğu zorunlu din eğitimi uygulaması uluslararası hukuk otoritelerinin kararlarına rağmen devam ettirilmektedir”
İHD toplumsal yaşamın her alanının çocuklar için birer hak ihlali alanına dönüştüğüne dikkat çekti.
“Çocuklar için en güvenilir yerler dediğimiz oyun parkları bile çocukların yaşam hakkını elinden alan tehlikeler barındırır hale geldi”
“Okullar bazen çocukların cezalandırıldığı ve aşağılandığı yerlere dönüşebiliyor”
“Denetim yetersizliği sonucu öğrenci servisleri toplu çocuk ölümleri ve yaralanmalarına yol açmaya devam ediyor”
“Askeri mühimmat artıkları dikkatsizce ve kuralsızca askeri bölgeler dışına bırakıldığı için çocukların oyun malzemesine dönüşüyor ve çocukların canlarını yakmaya devam ediyor”
Şimdi sorarım size, hangi vicdana sığar neşe dolar...