PALTO
- 29-12-2020 19:00
- 42
Sanırım çoğu insan Palto’yu okuduktan sonra Rus edebiyatının Paltoyla birlikte değişime uğradığını anlamıştır. Aristokratlar ve burjuvalar hem de edebiyat çevrelerinde oldukça ses getiren bir hikâyedir. Eşitsizliğin ve yoksulluğun hatta küçük devlet memurlarının simgesi haline gelen hikâyenin kahramanı AkakiyAkakieviç bu sayede Rus edebiyatında en çok tanınan öykü kahramanlarından biri olarak yerini almıştır.Bir sonun başlangıcı olarak ben bu konulara değinmek istemiyorum.
Dostoyevski’nin de dediği gibi: Hepimiz Gogol’un Paltosundan çıktık..
İnsan!
Kitabı okurken çok hüzünlendim. İnsan hayatı bir dilim ekmek ve bir dilim peynir arasında hatta bir pantolon ve gömlek arasında kalmıştı. Memur olarak çalışan AkakiyAkakieviç sessiz kendi âleminde, herkesten uzakta olan bir yaşantı sürmekteydi. Kısa boylu, küçük gözlü, hafif kel, yüzü kırışıklıklar içinde, solgun benizli bir adamdı. Yıllarca yazıcılık yaparak geçimini sağlamaya çalışmak istemişti ama kazandığı ücretle bunu yapmayı ne kadar becerebilmişti okuduktan sonra anlaşılıyordu.
Okurken biraz da yaşadıklarımı yazmak istiyorum..
Hikâyenin içinde buldum kendimi, AkakiyAkakieviç en yakın dostum olmuştu. Birlikte yemek yedik, birlikte mesai yaptık. Birlikte onca insanın aşağılar derecede dalga geçmelerine şahit olduk. Yanında yürürken hissettirdiği çaresizlik yüzünden ben çok mutsuzdum o ise hep kederli. Değişik bir yapısı vardı onca insan arasında yapayalnızdı. Çevresinde onunla dalga geçmek için sıraya girmiş bir sürü mesai arkadaşı vardı. Utanmıyorlar ve hiç umursamıyorlardı. Aslında kendisi daha iyi rütbelere gelebilirdi hatta bir defasında şefi onu üst bir rütbeye getirmişti lakin o bunu bile beceremeyeceğini düşünüp eski işine geçmeyi tercih etmişti. Ne acı değil mi, kendini hiçbir şeyi beceremeyecek kadar aciz hissetmek. Her şey mükemmel olmak zorunda değildi ama o mükemmel olmak için çalışıyordu. Hayatı işle ev arasında bitip gitti.
Kış gelmek üzereydi onun üzerine giyeceği paltosu bile yok denecek gibiydi. Çünkü paltosu öyle yıpranmıştı ki sanki tüm yılların acılarını biriktirmiş ve taşıyamaz hale gelmişti. Astarının bile delindiği o paltoyu nasıl giyecekti. Oturup düşündük yeni bir palto almak imkânsızdı. Eğer terziye götürürsek belki yamalar yapıp bu yılı da kurtarabilirdik. Beklediğimiz gibi olmadı, terzi bunun imkânsız olduğunu eğer iğne ile dikmek isterse elinde kalacağını söyledi. İşte şimdi ne yapacaktık. İnanır mısınız o paltonun deliklerini bile gördüm okurken, öyle hissettim yaşananları. Keder bazen çok acımasız oluyordu. İnsanın çaresizliği nasıl anlatılabilir ki yutkundum kaldım. Sonunda yapılan zam ve birazda yapılacaklardan kısarak yeni bir palto diktirebildik. Size bir sır vereyim mi AkakiyAkakieviç uyurken ben paltoyu bile denedim, sıcacıktı. Yeni bir yaşam kokusu alıyordum, yeni bir umut yeni bir başlangıç. O sabah giyip mesaisine gittiğinde palto yüzünden arkadaşlarının tavırları bile değişti hani bizde Nasrettin Hoca’nın fıkrasında geçen bir sözü vardır ya ‘’Ye kürküm ye’’ deyimiyle öyle bir şeydi işte.
Onun paltosu için parti bile düzenlendi. Gitmemesi için çok ısrar ettim ama o gitti. Dönüşte paltosunu hırsızlara kaptırdı. Yine eskisi gibi soğuk günler geri gelmişti.
O paltosunu kaptırdığı anda kitaptan fırladım ve kitabı pat diye kapattım. Belirsiz bir süre içinde ne kadar düşündüm hatırlamıyorum. Gerçekten çok üzücüydü, o palto onun hayatında çok önemli yer kaplıyordu. Dedim ya yeni bir umut olmuştu insanlar arasına girmek onlardan değer görmek için.
Birkaç gün sonra kederinden bu hayata gözlerini yumdu. Cenazesi yaşantısı gibi sakin ve kimsesizdi.
Sonunda hayalet olarak geldi falan o konuları pek sevmedim. Ama hikâyeyi okurken oturup izlemedim. Her zamanki gibi sahnenin içine girip AkakkiyAkakieviç’in arkadaşı oldum. O kimsesizdi ve kimseyle konuşacak cesareti yoktu. Beni hissetti mi bilmiyorum ama ben onun hep yanındaydım. Keşke yaşantısında onunda yanında olabilecek bir dostu olsaydı. Belki de hikâye böyle bitmezdi.
Yok, yoksun ve kimsesiz.
Hepimizin içinde yok mudur bir kimsesizlik duygusu?
İşte insan!
Okuyunuz efendim.
Palto / Gogol