RAHATSIZ OLMAKTAN BETER OLUN E Mİ?

Gazete olarak istismar haberlerine duyarlılığımızı bilmeyen yok artık…
Nerede bir istismar haberi oldu, affetmiyoruz.
Bütün enerji ve yoğunluğumuzu bu konuya ayırıyoruz,
Avukatları canından bezdirip, iletişim kanalları oluşturuyoruz,

Soruşturmayı bilfiil takip ediyoruz,
Mahkemelerine katılıyoruz,
Olay mahkemeye intikal edip, sorumlular gerekli cezayı alıncaya kadar takibimizi sürdürüyoruz.
Anlayacağınız, sorumlu pislikler gerekli cezayı alsın diye aşındırmadık kapı bırakmıyoruz…
Cezaevine konmaları, elbette vicdanımızı rahatlatmıyor ama rahat bir gün yaşamasınlar, kodesten çıktıktan sonra insan içine çıkamasınlar diye teselli buluyoruz.
Bütün vakaları, aynı önemle yazıyoruz…
Çünkü biliyoruz biz yasmasak;
Olay saklı kalacak,
O pislikler ceza almayacak
Ve çok iyi biliyoruz ki biz yazmasak, mağdurlar, koruma altına alınmayacak,
O pisliklerle aynı yerde yaşamaya zorunlu bırakılacak.

Çünkü biliyoruz;
Bakanlık, medyada çıkan istismar haberlerini tek tek inceliyor,
Haber çıktığı zaman o kentteki ilgili kurumları arayarak harekete geçiriyor,
Bu şekilde mağdurları koruma altına alıyor.
Peki, istismar haberlerini soruşturup, haberleştirirken sorun yaşamıyor muyuz?
Yaşıyoruz.
Kimileri ile zıtlaşıyoruz…
Kapılar bazen yüzümüze kapanıyor.
Kimisi, bilgi alamayalım diye çelişkili bilgiler veriyor, 
Kimisi olayı basitleştirip anlatarak, yazmamızın önüne geçmeye çalışıyor,
Kimisi “niye uğraşıyorsunuz?” demekten kendini alıkoyamıyor…
Tek gerekçeleri var,
“Batman’ın adı kirlenmesin”

E biz de “hay sizin adınıza…” demekten kendimizi alıkoyamıyoruz…
Her türlü pislik yapılsın, edilsin ama Türkiye bizi duymasın, dünya bizi görmesin…
O pislikler, kendi içimizde saklı kalsın…
Bizimle oturup çay içebilsinler, bizimle aynı ortamda oturup gülebilsinler,
Biz bize kurban, biz bize hayran olmaya devam edelim…
Yok öyle yağma…

İki elimiz, kalemlerimizle, yakalarında olmaya devam edecek, bilesiniz…
Geçtiğimiz hafta Beşiri’de iki istismar haberini daha gündeme aldık.
Sorumlular cezaevine tıkılıncaya kadar irdeledik.
Küçük kız çocuklarının istismar haberi sonrası Batman Barosu, İlgili Kurumlar, Kadın Sivil Toplum Kuruluşları, Partilerin Kadın Komisyonları’ndan bir açıklama bekledik mi?
Wallahi beklemedik…
Çünkü artık kimin ne olduğunu, ne olmadığını çok iyi öğrendik.
Ama şimdi, yeni bir güruh türedi…
Daha yüzsüz, daha pişkin…
“Neden yazıyorsunuz ki?” demekten öteye gidip, “yazmayın” diyen bir güruh.
Kendilerini haklı çıkarmaya çalışırken çirkinleştikçe çirkinleşen bir güruh…
“Bunları yazıyorsunuz da ne oluyor?” diyorlar…
“Batman’ın bu tür haberlerle yazılıp çizilmesi imajımızı bozuyor” diyorlar.
Bakmayın Batman’ın adına bu kadar taktıklarına,
Batman’ı günahları kadar sevmeyen tipler bunlar…
Üstelik sıradan, okumamış, insanlar da değiller ha…
Hatırı sayılır yerlerde, sözüm ona makam, koltuk sahipleri…
Siz böyle düşünüyorsanız, toplumun vay haline…
Bizler, sizlerle aynı pencereden bakmıyoruz hayata…
Sizler, yapılan pislikler duyulmasın, görülmesin diyorsunuz.
Biz ise bu tür pislikler yapılmasın diyoruz.

Siz, Batman’ın adı istismar haberleri ile anılmasın diyorsunuz…
Biz ise bir kentte çocuklar ve kadınlar taciz ve tecavüze uğruyor ise o kent, o dünya batsın, yerle bir olsun diyoruz.
Çünkü utanç duyuyoruz.
Siz de utanın.
Böyle sığ düşündüğünüz için…