RUSYA VE SAVAŞ OLASILIĞI

Rusya’yla savaşın eşiğindeyiz.

Savaş ha çıktı ha çıkacak.

Yok bunu ben demiyorum. İki haber bülteni üç köşe yazısı bir de iki dedikodu müdavimlerinin lakırdısı. Kolay mı sanıyorlar bilmiyorum ki Rusya ile savaşın çıkmasını.

İşin doğrusu manyağın psikopatın önde gideni Putin ama öyle basit değil Rusya ile sıcak savaşa girmek. Ancak karşılıklı dikleşmeler ekonomik hamleler ve politik bürokratik didişmelerle bu konu uzar gider.

Ki yukarıda saydıklarım da başladı zaten. Rusya ermeni soykırımı yasa tasarısını görüşmeye başladı, beyaz et ticaretini keserek ve turizmi baltalayarak başladı zaten hamlelerine.

O değil de bizimkiler neyine güveniyor da resti çekiyor diyeceğim Türkiye’nin gücünü küçümsediğimi söyleyecek o gücü abartanlar.

Tamam, bakalım kimin nesi var:

Rusya dünyanın en büyük ikinci ordusuna sahip. Türkiye kaçıncı sırada dersiniz büyüklük ve gücüyle? Sekizinci sırada. 142 milyon nüfusuyla Rusya’nın 750 bin aktif askeri 2,5 milyon da yedek askeri var. 81 milyon nüfusuyla Türkiye ordusunun ise 440 bin civarında aktif askeri ve 190 bin civarında yedek askeri var. Yedek derken bu Jandarma ve sahil güvenlik koruma personelini kapsıyor. Yani Rusya’nın asker sayısı Türkiye’nin asker sayısının neredeyse iki katı.

Rusya’nın 15.400 tankına karşı Türkiye’nin 3.752 tankı bulunurken, Türkiye’nin 276 savaş uçağına karşılık Rusya’nın 880 savaş uçağı bulunuyor. Rusya’nın uçak gemisine karşılık Türkiye ordusunun elinde tek uçak gemisi yok ama denizlerinde 115 gemi civarında donanma gücü var, Rusya’nın da var ama hem de Türkiye’nin 3 katı 350 dolayında.

Ekonomik olarak da Rusya askeri harcamalara 60,4 milyar dolar ayırırken Türkiye 18,2 milyar dolar askeri bütçeye sahip.

Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer konu ise enerji gücü. Rusya tüketiminin dört misli enerjiye karşılık gelecek petrol kaynağına sahip. Türkiye de ise bu oran tersine dönüyor yani kaynaklarının neredeyse dört mislini tüketiyor.

Haliyle gerginlik başladığından beri “Ya Rusya şu karakışın ortasında doğal gazımızı keserse” diye endişe edilmesi boşa değil.

Onun için evet muhakkak ki devlet büyükleri meydan boş bırakmamalıdır ama gerginliği tırmandıran taraf da olmamalı aksine gerginliği yatıştırmaya çabalamalıdır.

Peki, ne oluyor bizim cenahta? Çıkıyor Cumhurbaşkanı, MİT tır’larıyla ilgili “silah olsa ne olur olmasa ne olur” ve Putin’in “Teröristlerin işbirlikçileri tarafından sırtımızdan bıçaklandık” açıklamasının altını dolduruyor.

Başbakan Davutoğlu “vur emrini ben verdim” diyor. Ki gerçekliği de tartışılır. Bugün ortaya çıktı ki Eskişehir'deki Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığı'ndan, sınırı geçen uçak için 'Vurma' emri almayan Türk pilot, angajman kuralları kapsamında verilen yetkisini kullanmış diyorlar.

Rusya insani yardım tır’larını vurdu diyorlar. Eğer iç savaşın olduğu bir ülkeye insani yardım tır’ları içinde savaşan taraflardan herhangi birine silah taşımaya kalkarsanız. Diğer tarafın da gerçekten insani yardım taşıyan tır’ları vurmasına şaşırmayın.

Siz ambulansla asker taşırsanız düşmanınız da gördüğü her ambulansı asker taşıdığı olasılığıyla vurmaya başlar.

Suriye’de süren iç savaşta, terör ve terörist tanımı kime neye göre yapılacak.

Birilerinin çıkıp soydaşlarımız dediği cepheye silah göndermesini hala normal mi bulacağız. Savaşın mağdurlarını koruyup kollamak yardımcı olmak ile onlara silah desteği vermek bambaşka şeylerdir.