SANAL BAĞIMLILIK
- 10-08-2015 20:57
- 21184
Farklı bir hastalık ile karşı karşıyayız. Hastalık ama bu aslında bir çeşit bağımlılık. Sigara ve uyuşturucu gibi vücut üzerinde değil de ruh üzerinde bağımlılık yapan bu hastalık son yıllarda giderek yaygınlaştı.
Öyle yaygınlaştı ki, bağımlı olanları dört bir yanımızda görmeye başladık.
Büyük, küçük dinlemeden herkesi etkisi altına bu bağımlılık ileride tedavisi gereken bir hastalık çeşidi olarak literatürde yerini alabilir.
Literatürde yerini alabilir dedik ama aslında batıda internet bağımlılığı ve tedavisi konusunda çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.
Ülkemizde de konu ile ilgili akademik düzeyde tezler ve makaleler bulunmaktadır. Söz konusu çalışmalar sonucu İnternet bağımlılığını ölçmek ve veri toplamak amacıyla çeşitli parametreler ortaya çıkmıştır.
Bu parametrelerden bazıları “internet bağımlılığı ölçeği”, “kişilerarası ilişki tarzları ölçeği” ve “yalnızlık ölçeği” gibi bağımlı olan kişiler için düzenlenen ölçeklerdir.
İnternet bağımlılığı tedavisinde öncelikle tedavisi yapılacak kişinin verileri toplanır.
Elde edilen veriler ile bağımlılığın düzeyi ve boyutu öğrenilmiş olur.
Hastanelerimizde belki de yakın zamanlarda psikiyatrinin bir yan dalı olarak yerini alacak “internet bağımlılığı tedavisi poliklinikleri” birçok insanın uğrayacağı ve tedavi edileceği mekânlar olacak.
Medeniyet ve modernizm öncelikle bizleri bireyselleştirdi. Toplum içine çıkmayan ve toplumdan bihaber olan bireyler giderek arttı.
Bizler mahalle yaşantısından apartman hayatına geçiş süreci yaşadık.
Apartmanlar içinde komşuların dahi birbirini tanımadığı ve umursamadığı bir zaman dilimindeyiz.
Çocuklarımız mahalle yaşantısını tanımadı. Çocukluklarını kapalı mekânlarda geçiren gençlik internet ve teknoloji ile tanışınca zamanının çoğunu internette geçirmeye başladı. Sanal âlemde geçirdiği zaman arttıkça bağımlılığı da arttı.
Aile içinde anne-baba bir taraftan cep telefonları ile internette gezinti yaparken; çocuklar da tablet ya da bilgisayarda sörf yapmaktalar.
Misafir olarak gidilen evde, evin sahipleri misafirleri ile sohbet etmek yerine çoğunlukla cep telefonları ile uğraşmaktadırlar.
Sadece evlerde değil işyerlerinde, sokaklarda, alışveriş merkezlerinde, dolmuş ve otobüslerde kısacası her yerde insanlar birer robot gibi cep telefonları ile uğraşmaktadırlar.
Önünüzde yavaş bir şekilde seyreden veya trafik kurallarına riayet etmeyen aracın sürücüsünün telefon ile uğraşması bazen çileden çıkmanıza neden olmaktadır.
İşin vahim… Düşündürücü boyutu ise sosyal medya diye tanımlanan facebook ve twitter üzerindeki paylaşımlardır.
İnsanlar sınırsız ve ölçüsüz bir şekilde özel hayatlarını bu platformlarda hiç tanımadıkları insanlar ile paylaşmaktadırlar.
Özel fotoğraflarını, özel durumlarını, yediği yemekleri, bulundukları yerleri açıkça ve pervasızca sergilemektedirler.
Hiç kimseyi ilgilendirmemesi gereken yemek fotoğrafları ve bulundukları mekân bilgilerinin paylaşılması hem sosyolojik hem de psikolojik olarak ele alınması gereken konulardır.