SANSÜRSÜZ GÜNLERE

Türkiye yine gümbür gümbür yanıyor. Gündemi yoğun ülkenin…

Türkiye’de gündem yoğunluğu demek, tehlike çanlarının çalması demek.

Nerde ne olacağı beli olmuyor kötü haberler art arda geliyor.

Ne yazık ki bu kötü haberler kişisel olmuyor.

Birilerinin ortalığı karıştırmak için düğmeye basmasıyla taraflar karşı karşıya kalıyor.

Artık kimin ne işine yararsa onu sonuna kadar kullanıyor.

Yani acıların tükenmediği bir ülkede yaşıyoruz. Acılarla besleniyoruz.

Gündemde yaşanan bu olaylar insanın canını sıkmaktan öte insanı korkutuyor. 

Bu kadar ortalığın karışık olduğu bir dönemde geçenlerde gözüme ilişen bir haber dikkatimi çekti.

BAKUR (Kuzey)  adlı belgeselin son dakikada gösterimden kaldırıldığıydı.

Gerekçe kayıt tescil belgesindeki eksiklik bahane edilmişti.

Bahane diyorum çünkü bu apaçık sansürdü.

Bakur’un konusu PKK mensuplarının kamplardaki hayatlarını anlatan belgesel niteliğinde bir eserdir.

Festival programında yer alan 22 filmin yönetmen ve yapımcıları da  “Bakur” un yasaklanmasını sansür olarak niteleyerek filmlerini göstermeme kararı almıştı.

Halen bazı şeyleri sansürleyerek, yasaklayarak çözüm bulunmaya çalışılması ne garip.

Ama mevzu Türkiye olunca değişen ilerleyen henüz bir şey olmadığını biliyoruz.

Burada ki konu Bakur’ un yasaklanması değil.

Halen yasaklı bir zihniyete sahip oluşumuzdur.

Aslında yasaklama insanın merakını artırır.

Ne diyorlar bir bakalım hissini uyandırır.

Baskının yok olduğu, insanların kendilerinden  olmadıklarına  tahammül edebilecek bir ülkeye  merhaba diyeceğimiz günler dileğiyle hoşçakalın