SAPKINLAR

“Allah, kelamın en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi. Ondan Rablerine saygısı olanların derileri ürperir. Sonra derileri de, kalpleri de Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Allah'ın rehberidir. Allah, onunla dilediğini doğru yola çıkarır. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek yoktur.”(Zümer 23)

İlahiyat okuyup, ilahiyat’ta Profesör olarak ders vermek nasıl bir güvence vermiyorsa, anne babası Hıristiyan, Yahudi veya Ateist olsa bile kişinin kendisi sapkınlık içinde olmayabilir.

Günümüzde Avrupa, Amerika ve Avustralya kıtasında yaşayan ve gayrı Müslim olan kişilerin Kuranı Kerimi araştırıp Müslüman olanlarını gördüğümüz gibi Müslüman olup ve hatta İslam’ın bir dalı konusunda ihtisas yapmış olup da sapkınlığa yönelmiş kişileri de görüyoruz.

Cenabı Allah mutlak adildir. Anne babadan Müslüman olmak tek başına yetmiyor. Bunun için gönüllerin ve niyetlerin Allah’a yönelmesi gerekir.

Aksi takdirde kişi gönlünü ve niyetini sapkınlığa çevirirse Allah da onu istediği yöne çevirir. Kusur bulmak için uğraşıp; “Ben ne yapayım da bir hata bulayım?” diye araştırma yapanları, Cenabı Allah isteklerine yöneltir. 

14 asırdır değişmeden gelen ve her yönüyle mucize olan kaynağımız ve yaşam prensibimiz olan Kuranı Kerim şüphesiz doğru yolu bulmak isteyenler için hidayet kaynağı olduğu gibi sapmak isteyenleri de sapıklıkları ile baş başa bırakır.

Şeytani bir bakış açısı ve şeytani bir yönelimle akıllarını put edinenler akıllarının kısırlığını fark etmeden Cenabı Allah’ın sonsuz ilmi karşısında başlarını taşa çarpmak durumundadırlar.

Sapkınların fikir babaları tarihin çöplüğünde yer almışlardır. Dinin insan tarafından türetildiğini iddia edenlerin kaçırdıkları şey teknoloji ve bilimin onca gelişimine rağmen insanın Din ihtiyacının değişmediğidir.

İnsanın fıtratında yer alan Din ihtiyacı, Yaratıcıya yönelme ihtiyacı aksine bilim geliştikçe daha çok artmaktadır. Aklını gereği gibi kullananlar Dinden uzaklaşacağına Dine yönelmektedirler.

Kâinatın düzen içinde olması, kâinata benzeyen insanın fizyolojik ve biyolojik olarak düzen içinde olması yaratıcının varlığını gerektirmektedir. 

Müsteşriklerin programı, İslam Dinini kendilerince en zayıf noktadan vurmak sonraki aşamalarda ise diğer kısımlarını itibarsızlaştırmaktır.

Onun için öncellikle Hadisleri öncellikle yıpratıp itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Hadisler için; “Bu mantığa aykırıdır, diğeri uydurmadır, bir diğerini nakleden sonradan Müslüman olmuş nasıl bu kadar hadis rivayet eder, bir diğerini nakleden çocuk idi nasıl bu hadise itibar edilir vs” diyerek ilk etapta hadisleri yıpratmaya çalışmışlardır.

Yaptıkları planlarda da kısmen başarılı olmuşlardır. Zira yerli işbirlikçileri de içeride onlara yardım etmişlerdir. Sapkın İlahiyatçılar da işbirliği etme de bir beis görmemişlerdir.

Hadisler itibarsızlaştırmaya çalışıldıktan sonra sıra Kuranı Kerime gelerek Kuranı Kerim ayetlerinin hâşâ tutarsız olduğu fikrini aşılamaya çalışmaktadırlar.

Oysa Kuranı Kerim hayatın içinde olup hayatı olduğu gibi anlatmaya ve yansıtmaya çalışan bir kitaptır. Zira Kuranı Kerim sadece akademik personele inmiş bir kitap değildir.