Sevgili öğretmenim

Sevgili öğretmenim

Gel biraz muhabbet edelim.

Demli bir çayın katranlığında dibe çöken tortular gibi koyulaşsın sohbetimiz.

Sen ki

Toplumun lideri, önderisin.

Sen ki

Geleceğin rehberisin.

Sen ki

İlim, irfan sahibisin.

Sen ki

Yaşamların mimarısın.

Sen ki

Gönüllerin fatihisin.

Gel şu hakikatın sofrasına

Bağdaş kurup doğruları konuşalım.

Çuvaldızı kendimize, iğneyi başkasına batıralım.

Sorunlarımız çok, dertlerimiz fazla, yükümüz ağır, amenna. Lakin sorumluluklarımızı ne kadar yerine getirdiğimiz muamma. Aramızda fedakârca çalışan, kendi derdiyle akıp gitmeyen, toplumun, ülkenin geleceğini dert edinen, canla başla çalışan, yorulan, emek veren, çabalayan, emek sarf eden kahraman öğretmenlerimiz var. Onlara sözümüz yok ama sürekli sistemden, okuldan, idareden, öğretmenden, öğrenciden, veliden şikâyet eden, bir dakika ders geç girip bir dakika erken çıkmak için fırsat kollayan, sorumluluk almayan, öğrencilerle ilgilenmeyen, konfor alanının sınırları dışına çıkmayan, her şeye itiraz eden, sürekli bahane üreten, hiçbir şeyden memnun olmayan, derse girmekten üşünen, öğretmen odasının huzurunu kaçıran, zamanını okul dışındaki işlere ayıran, her güzel uygulamanın altında buzağı arayan, kendi çocukları olunca dünyayı yangına veren, başkalarının çocuklarını hiç umursamayan, okula, eğitime katkısı olmayan, öğrenciye faydası bulunmayan hatta onları okuldan soğutan, küstüren, uzaklaştıran, bir projeye imza atmayan, üretmeyen, çalışmayan öğretmenlerle konuşalım.

Haftanın 5 günü okuldasın, iki günü tatil yapıyorsun. Hatta çoğu 4 gün, bazılarınız 3 gün geliyor okula. Resmi tatil günleri evdesin. Kasım ayında 9 gün okula gitmiyorsun. Yarıyılda 15 gün tatilin var. Çok çalışıp  çok yorulduğun için  Nisanda yine 9 gün keyif çatıyorsun. Ve yazın 3 ay boyunca uzanıp yatıyorsun. Elbette bunlar senin hakkın. Elinle, tırnağınla, dişinle, emeğinle kazıya kazıya buralara geldin. Helali hoş olsun. Dedim ya bunlar hep senin hakkın. Kimsenin bunda gözü yok, eyvallah.

Ama şunları söyleme hakkımız olsun. Beni mazur göreceğini düşünüyorum.

Bütün bu tatiller bitti ve yeni sezon açıldı.

Sevgili Öğretmenim! Kendini geliştirmek, öğrencilere faydalı olmak, okul imajını yükseltmek, eğitime katkı sunmak için kaç eğitime katıldın, kaç kitap okudun, kaç yeni teknik ve yöntem öğrendin, kaç sinemaya, kaç tiyatroya gittin, kaç makale okudun, kaç metin eleştirdin, kaç proje tasarladın, kaç yeni eğitim aracı öğrendin, kaç tarihi mekan, kaç ören yeri, kaç doğal parkı, kaç müze gezdin. Kaç öğrencinle iletişim kurdun, kaç öğrenciyi takip ettin, öğrendiklerini kaç kişiyle paylaştın.

Okullar açıldı ve yeni eğitim öğretim başladı. Öğretmenler odasına heybeden ne boşalttın. Kaç yeni bilgi, kaç uygulama, kaç proje, kaç kitap, kaç film, kaç metod, kaç teknik, kaç inanç... Ne kadar heyecan bıraktın öğretmenim.

Bu sene de böyle mi bitecek. Çok şükür, bugün de bitti deyip tatil günlerini mi kovalayacaksın. Yine şükürsüzlük, yine itiraz, yine şikayet, yine memnuniyetsizlik mi?

Allah aşkına, elini vicdanına koy ve kalbinle konuş.

….

Bakın, bakanlıkta hummalı bir çalışma var. Yeni müfredat, yeni işleyiş, yeni kazanımlar, değerler, yenilikler.  Kitaplar güncellendi ve çağın ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlandı. Açıp inceledin mi, ne kadar okudun, kaç fikir sundun. Yok. Sadece öğretmenler odasında okumadan, bilmeden negatif  eleştiri yapıyorsun o kadar.

Ama bak, ne diyeceğim;

….

Değerli Öğretmenim!

Sen Allah'ın ilk kelamı oku'nun muhatabısın.

Sen peygamberin meslektaşısın.

Sen Musab bin Umeyr'in yol arkadaşısın.

Sen Selahaddin'in, Sultan Süleyman'ın mualimisin.

Sen bilginin efendisisin.

Sen çağların, başarıların, galibiyetlerin, muzafferisin.

Sen aydınlığın parlayan güneşisin.

Sen bugünün mimarı, yarınların inşasısın.

Sen geleceğin yol göstericisisin.

Sen kalemsin

Sen ekmeksin

Sen mektepsin

Sen mücadelesin

Sen ümitsin

Sen hürriyetsin

Sen öğretensin

Sen öğretmensin

Sen geleceksin

Yeniden doğ ki

Aydınlansın kalbimiz.

Yeniden doğ ki

Aydınlansın evimiz.

Yeniden doğ ki

Aydınlansın ülkemiz.

Yeniden doğ ki

Aydınlansın dünyamız.

Kıymetli öğretmenim, biraz uzattıysam affola. Maksadım seni incitmek değil elbette. Biz bize muhabbet edelim istedim. Ama başta dediğim gibi çuvaldızı kendimize, iğneyi başkasına batıralım. Konuşulacak çok şey var, söylenecek fazla söz ama onlar şimdi burada kalsın. Zamanı gelince yürek ocağına bir demli çay koyar, uzun uzadıya muhabbet ederiz.

Hepinizi çok seviyorum. Duayla Şiirle kalın.