Şirin Tekik’in hayatı, Kürt sorununun kendisidir

Şirin Tekik’in hayatı, Kürt sorununun kendisidir

Türkiye’de Kürt sorunu var mıdır, yok mudur onun cevabı bana göre Şirin Tekik’in hayatında gizlidir.

Kendisi ile bundan 34 yol önce Batmanda gazeteciliğe başlarken tanımıştım.

O dönem Batman Belediye Meclisinin SHP’li üyesiydi.

Belediye Meclis Toplantılarını izlerken her söz aldığında şehre, memlekete ve yoksul halka dair öneri ve taleplerle ilgili konuşması dikkatimi çekmişti.

Kendisi ile tanıştıktan sonra aramızda 15 yaş farkı olmasına rağmen annesi bizim aşiretten olduğu için içten ve samimi duygular ile ‘dayı’ diyordu bana. Ben de ona ‘Şirin abe’ diyordum.

Beyefendiliği, demokratlığı, sade ve içten Kürtlüğü, nezaketi, karakteri ve hümanist yaklaşımıyla çok şirin bir insandı.

Bu yüzden onu tanıyan küçük büyük herkesin Şirin abesiydi.

Hastalandığını duyduğumda çok üzülmüştüm.

Yaşı henüz çok ilerlemiş değilken hayat onu çabuk yormuştu.

Hastalığı ile birlikte alzheimer hastalığı da başlamıştı.

Son zamanlarında evden çıkamıyordu.

Ölümünün üzerinden tam bir sene geçti.

Şirin abenin vefatından sonra,  zorlu ve  fırtınalı hayatı ile ilgili bir yazı kaleme almayı düşünüyordum.

Ne yazsam eksik kalacağını ve bir köşe yazısına sığamayacağını biliyordum.

Ama onu tanıyan biri olarak ardından bir yazı yazmasam bu içimde dert kalacaktı.

Şirin abenin yolunda oğulları eski Petrol İş Başkanı Mustafa Tekik ve TMMOB Makine Mühendisler Odası Başkanı A.Bülent Tekik’ten yazacağım yazı için Şirin abinin yaşamı ile bilgi istedim.

Şirin abiyi anlatmak yazmak kolay olmadığından olacak ki istediğim bilgilere de tam olarak erişemedim.

Çünkü Şirin abinin hayatı sıradan bir Kürdün hayatı değildi.

Hayatının içerisinde bir halkın çektiği acılar ve özlemler de barınıyordu.

Şirin abi çok şey sığdırdı 70 yıllık ömrüne.

Acılar, korluklar, dramlar ve büyük hayal kırıklıkları…

Bundan bir yol önce hayata veda eden Mehmet Şirin Tekik’in hayatından bir kesiti sizinle paylaşmak istiyorum.

Ailesi, Gercüş’e bağlı Êsê köyünden Batman merkez Tilmerç Mahallesine taşınır. Ailesi çocuklarını okutmaya karar verir.

Şirin abi, ikizi Mehmet Mehdi ile okula başar ve çocuk denecek yaşta bile kendine has muhalif bir duruşu vardır.

Hem feodal sisteme hem sisteme  karşı durur.

İlk okuldan sonra Batman Site Petrol Ortaokuluna yazılır.

Tabi okulun öğrencilerinin büyük bölümü, hali vakti yerinde ailelerin çocuklarıdır.

Bu durum Mehmet Şirin’in kafasını kurcalamaya başlar, ilk sınıfsal çelişkiler ve sınıf sorunu zihninde yer edinir.

Okulda Türk ve Arap öğrenciler de vardır.

Zamanla Kürt kimliğine ilişkin hassasiyeti ve merakı gelişir. Mehmet Şirin, ortaokulu çok başarılı bir öğrenci olarak bitirir.

1961 ihtilali sonrasıdır, dönemin koşulları lise ve üniversiteye devam etmesine izin vermez.

Şirin abi, okumaya ve politikaya meraklıdır.

Onda Kürt kimliğine ve sınıf meselesine dair arayış başlar.

1962 ya da 1963’te bir grup arkadaşıyla birlikte o zamanlar adı Girê NATO olan şimdiki Bölge Hastanesinin yüksek tepelerinde bir gece vakti ilk Newroz ateşini yakarlar.

1964-1965 yıllarında şu an Batman merkeze bağlı Mêrîna ve Beruka köylerinde vekil öğretmenliğe başlar, o zaman 18-19 yaşlarındadır.

Köylü ve öğrencilerle ilişkileri çok iyidir ve  çok sevilen biri olur.

Şirin’in  abenin o yıllarda bir siyasi bağı yoktur ancak sol, Kürt, muhalif kimliğine yakın görür kendisini.

Askerlik vazifesinden sonra  1969 sonlarında TPAO sitesi içinde yer alan ve yeni açılmış SSK dispanserinde memur olarak çalışmaya başlar.

Zira o zamanlar Batman nüfusu muhtemelen 30 bin civarıdır ve TPAO’da 5 bin işçi çalışmaktadır. Şirin abe mütevazı ve halkçı yönüyle, çalışkanlığı ve kimi politik özellikleriyle o devasa işçi kitlesi içinde tanınmaya, saygı sevgi görmeye başlar.

Bu durum onda derin bir halk sevgisine vesile olur.

Site içindeki SSK dispanseri 1 yıl sonra bugünkü adı İluh Kadın ve Çocuk Hastanesi olan Batman SSK hastanesinin yerine  taşınır.

Batman’ın ilk hastanesi SSK hastanesinde herkese yardımcı olmaya çalışır.

İçinde yer aldığı ilk siyasi oluşum 1970 sonları ve 1971 başlarında Diyarbakır, Silvan, Ergani, Kozluk ve Batman’da kuruluşunu ilan eden DDKO’dur.

Daha sonra, içinde şiddeti barındırmayan siyasal Kürt  hareketlerin içerisinde yer alır.

1980 askeri darbesinde gözaltına alınarak Siirt sıkıyönetim komutanlığına götürülür, ağır işkence görür.

1990’l yıllar öncesi bölgeden sürgün edilen ilk kamu görevlilerinden biridir.

İlk sürgün yeri  İç Anadolu illerinde sürgünden biraz daha batı illerine sürgüne gönderilir.

Batmana mahkeme kararı ile döndükten sonra SHP’de siyasete başlar ve Belediye Meclis Üyesi olur.

1999 yılında bu kez HADEP’ten Belediye Meclis Üyesi ve Başkan Vekili olarak görev yapar.

2007 yılında DTP il başkanlığı görevinde iken, örgüt propagandası yaptığı gerekçesi ile cezaevine konulur.

1 senenin ardından tutuksuz yargılanır, cezaevindeyken sağlık sorunları yaşar.

Cezaevinden sonra sağlık sorunları yüzünden bir süre siyasi çalışmalarına ara verir.

Bu süre içinde siyasetten uzak düşer.

3 yıl 6 aylık cezası onaylanır.

Siyasetten uzak da kalsa yaşamı boyunca hep şiddete karşı durur.

İnsan hakları ve çevre mücadelesi veren merhum Şirin Tekik, milliyetçi kesimlerin sürekli hedefindeydi.

Çünkü bu topraklarda hakikatı savunmak ve vicdanlı olmak kolay değildi.

Bu yüzden ömrününün son yıllarında kalbi kırıktı birçok kişiye.

Bazı hassasiyetlerden ve içinde bulunduğumuz koşullardan ötürü, hakkında bildiğim birçok anı ve gerçeği yazmadım, doğrusu yazamadım.

Tüm gerçekleri yazsam bu yazıyı okurken kâh ağlayıp, kâh öfkelenip, kederlenirdiniz.

Şirin Tekik’in hayatı aslında bir asırdır Türkiye’de çözülemeyen Kürt sorununun birebir hikâyesidir.

Bu nedenle Türk siyasetçi olsun, Kürt siyasetçi olsun, samimi bir şekilde demokratik yol ve yöntemlerle Kürt sorunu çözülmek isteniyorsa, bir bütün olarak Şirin Tekik’in hayatının öğrenilmesi ve öyle yol alınması gerekir.

Şirin abiyi en çok da  anlaşılmamak üzdü, yordu ve yaraladı.

Bu yorgunluk ve kırgınlıkla sevenlerine erken veda eden ve örnek yaşamı ile Batmanda iz bırakan Şirin abiyi ölümünün birinci yılında saygı ile anıyorum.