TAKDİRİ HAK ETMEYENLER TAKDİR DAĞITIYOR

Geldik yine bir eğitim döneminin sonuna. Başarılısı, başarısızı ile bir yarıyılı geride bıraktık. Anne babalar çocuklarının okuldan kaldıkları belgeler üzerinden yine yarışmaya başladı benim oğlum takdir aldı, yok kızım teşekkür aldı, benim ki okul birincisi oldu, seninkisi ne yaptı?

Çocuklar üzerinden yarışmaktan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz öyle görünüyor.

Bugün mizahi bir haber sitesinde okuduğum haberde bakın ne diyor “17 milyon öğrenciden 9 milyonunun takdir alması üzerine Finlandiya, Türkiye'ye bir heyet göndereceğini açıkladı

Gerçekten kaç kişi takdir kaç kişi teşekkür belgesi aldı bilmiyorum ama artık her önüne gelen takdir teşekkür belgesi verdiklerini biliyorum.

Eskiden öyle miydi her sınıfta 1 bilemedin 2 kişi ya alır ya almazdı o belgelerden. Hal öyle olunca gerçekten bir kıymeti bir değeri vardı.

Hatta o zamanlar o belgeleri anne babalar çerçeveletir evin en güzel köşesine asardı.

Şimdi ise biçimi bile değişmiş bir kıymeti harbiyesi kalmamış ince a4 kâğıdına basılı bir forma bürünmüş o belgeler.

Tabi konu mizahi bir haberden çıkınca haberdeki bir detay dikkatimi celp etti. Neden Finlandiya? Eğitimle ucundan kıyısından alakadar olanlar bilir.

Dünyada eğitim kalitesi konusunda en başarılı ülke Finlandiya. Neden acaba diye küçük bir soru sordum zamanın yalancı bilgini gogıla.

Ve bakın ortaya nasıl enteresan sonuçlar çıktı:

Finlandiya’da zorunlu okula başlama yaşı 7, Türkiye’de 69 ay yani 6 bile değil altının bir çeyrek altı. Ayrıca bağımsız yetişmeleri için, yaşı ne olursa olsun Finlandiyalılar çocuklarını okula yürüyerek ya da bisikletle gönderiyormuş. Onları okula bırakan ders çalıştıran ebeveynler yok.

Finlandiya’da bizdeki gibi eğitimin inciğini cinciğini belirmeye her bir şeyin sınırını şeklini dayatan bir müfredat yokmuş, basit ve genel bir çerçeve belirleyen eğitim müfredatının içinde öğrencinin ilgi ve ihtiyaçlarına göre müfredat konusunda öğretmenler ve öğrenciler belirleyicidir.

En ilginç detaylardan biri de Finlandiya’da eğitimin ilk altı yılında hiçbir şekilde not ve karne verilmiyor.

Bizde ise maşallah çocuk doğar doğmaz not vermeye başlıyoruz “Göster bakalım amcalara..” diyerek. Ardından okulöncesinde renkli şekilli resimli karnelerle devam ediyoruz.

Öğrenciler standart bir sınav ve not sistemi yok sadece 16 yaşında ülke genelinde yapılan bir sınava tabi tutuluyorlar. Biz de ise alfabenin bütün harfleriyle adlandırılmış sınavlar, çocuk baba der demez başlıyor ömrünün sonuna kadar da devam ediyor.

Öğretmenler gün boyunca ortalama 4 saat ders veriyor. Haftanın iki saatini de mesleki gelişim eğitimlerine ayrılıyor.

Buna rağmen öğrencilerin okulda teneffüslerde geçirdikleri zaman 75 dakika iken bizde 45 dakika.

Finlandiya’da öğretmenler de farklı. Tüm öğretmenlerin en az yüksek lisansı varmış. Ve öğretmenler üniversitelerin en başarılı yüzde 10’luk dilimi arasından seçiliyormuş. Haliyle toplum içerisinde yüksek bir statüye sahipler.

Öğrenmenin yerinin okul olduğu düşüncesinden hareketle öğrencilere ev ödevi verilmiyor. Bizde ise öğrencilere diyerek anne babalara verilen ödevler bitmek bilmiyor.

Başarısız çocukların bireysel ihtiyaçlarına göre özel programlar düzenleniyor.

İstatistiklere göre öğrencilerin yüzde 30’luk dilimine bu özel programlar uygulanıyor.

Önemli detaylardan biri de eğitim içerisinde spora çok yer veriliyor ama takımlar oluşturulup turnuvalar düzenlenmiyor. Niye dersiniz, çünkü Finlandiya’da rekabet ve üstünlüğe değer verilmiyor.

Finlandiya’da özel okul yok hele birbiriyle yarışan kapışan okullar hiç yok.

Hepsi devlet okulu ve hepsi birbiriyle yardımlaşarak çalışıyor. Onun için hepsinin başarı düzeyi neredeyse aynı.

Eşitlik kavramına özellikle eğitimde çok önem veriliyor. Zekâ ve becerileri ne olursa olsun bütün çocuklar aynı sınıflarda eğitim görüyor.

Finlandiya’da eğitime ayrılan bütçe daha çok sınıf ortamına harcanıyor ve öğretmen ile idareciler aynı maaşı alsa da Finlandiya’da 15 yıllık bir öğretmen ortalama bir üniversite mezunundan daha yüksek maaş alıyor.