Toplum inşa edeceğimize, yüksek binalar ettik

Toplum inşa edeceğimize, yüksek binalar ettik

Toplum inşa etmek için insan inşa etmek gerekir. İnsan inşa etmek için de iyi bir eğitim sistemi gerekir.

Maalesef eğitim sistemimiz yeterli değildir.

Eğitim sistemimiz öğretim sistemi olup sadece fen bilimler ve sosyal bilimler öğretmekle kalıyoruz. İnsanın yetişmesi için terbiye, saygı, sevgi, dürüst olma, sağlam iş yapma, toplumda yaşam kurallarına uymak için eğitim sistemini şekillendirmedik.

İnsan yetişmeyince toplum da giderek bozuldu. Bu defa meslek sahibi olanlar pragmatist ve bencil oldu. Her şeyi çıkar için yapmaya başladı.

Öyle bir toplum haline geldik ki, Thomas Hobbes’in meşhur sözü “İnsan, insanın kurdudur” sözünü gerçekleştirdik.

Yüksek yüksek binalar inşa ettik; bu binalar da oturanlar komşu hakkı bilmez ve tanımaz, ortak yaşam alanlarını kirletir, ortak kullanılan teçhizat ve malzemeleri hor kullanır oldu.

Yüksek binaları hak hukuk tanımadan inşa eder; kendi menfaati için kaçak kat atar, bina inşa ederken eksilik malzeme kullanır.

Bina inşa ederken; atılması gereken demiri atmaz, çimentoyu eksik atar, malzemeyi kalitesiz kullanır. Bir gün deprem olduğunda da o bina çöker.

Sonra biz de bu bina niye çöktü diye şikayet ederiz. Oysa yaptıklarımızın sonucunu elde etmiş oluruz.

Rum suresi 41. Ayet “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor”

Bu ayet günümüzü çok iyi tasvir ediyor. Para ile insanın eşdeğer olduğunu zanneden zavalıllar kendileri insan olmadıkları için çocukları da insan olmadılar.

Çocuklarını şımartarak ne istedilerse aldılar, altlarına lüks arabaları koydular. Şımarık ve züppe çocukları kuralsız ve süratli araç kullanarak insanların ölmesine ve yaralanmasına sebep oldu.

Üstüne pahalı elbise giyen, altına lüks araba koyan ve yüksek yüksek katlarda oturan; kim tutar beni dedikçe kibirlendi.

Üzerinde ne mütevazilik, ne saygı, ne sevgi, ne dürüstlük, ne doğruluk, ne ilke, ne sağlamlık belirtisi gözüken varlık kendini insan zannetti.

Ondan sonra yüksek binalar yıkıldı, lüks arabalar çarpıştı, gıdadan insanlar zehirlendi, insanlar hastalandı ve öldü.

Fırsatını bulan insan denen yaratık diğer bir insanı kandırmada beis görmedi. Kim kimi kandırırsa ve sahtekarlık yaparsa başarılı kabul edildi.

Her şeyin üstünde menfaat ve para oldu. Para ve menfaat insanlar tarafından putlaştırıldı. İnsan parayı yöneteceğine para ve menfaat insanı yönetti.

Ortak alanları işgal edenler bunu bir hak olarak gördüler. Onları kamu adına kontrol etmesi gerekenler menfaat karşılığında görmez oldular.

Kısacası; “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamette” , bakalım kıyamette kim haklı çıkacak!