TÜRKİYE ARTIK BUNLARI AŞMALI
- 29-08-2014 22:05
- 6
“Türkiye artık bunları aşmalı” ifadesi türlü konularda her zaman duyabileceğiniz ve bu ülkenin gelişmesine sorunların aşılmasında, demokratikleşmede, adil ve eşitlikçi bir devlet yönetimine ilişkin umudun dillendirildiği bir cümledir.
Türkiye artık bunları aşmalı ifadesini en son kullananlardan biri Kadooğlu Holding Başkanı Tarkan Kadooğlu. TÜSİAD yönetimine giren Kadooğlu, TÜSİAD yönetimindeki ‘Kürt işadamı’ olarak gündeme gelmekten oldukça rahatsız olduğunu söylüyor. Kürt kimliği ile ilgili herhangi bir sorununun olmadığını da belirten, aksine gurur duyduğunun altını özellikle çizen Kadooğlu: “TÜSİAD’ın ‘ilk Kürt yönetim kurulu üyesi’ denmesinden çok rahatsız oluyorum. Çünkü bu bana göre ülkenin gerçeğine yakışmayan bir tanımlama. Yani sanki bir Kürt ilk defa bu ülkede yaşıyormuş gibi, bir Kürdün bir sivil toplum örgütünün yönetiminde yer alması olmayacak bir şeymiş gibi davranılıyor. Tamam ben Kürdüm ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Ben bu ülkede doğdum, okuluna gittim, askerliğimi yaptım, vergimi ödüyorum, istihdam yaratıyorum. Kimliğimde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yazıyor. Benim bir işadamı olarak TÜSİAD’a üye olmamdan daha doğal ne olabilir ki. Sanki olması imkansız bir şey olmuş, sanki ben büyük bir fetih yapmışım gibi lanse edilmesi gerçekten beni çok rahatsız etti. TÜSİAD’ın bu lazdır, bu Türk’tür, bu Kürt’tür olur veya olmaz diye bir kuralı yok ki.”
***
Yukardaki ifadeleri okuyunca, özellikle siyasi parti liderlerinin mitinglerde meydanlarda kullandığı bir ifade aklıma geldi ve o ifadeden duyduğum rahatsızlık. “Kürt kökenli vatandaşlarımız” neden diye düşünürüm bunu her duyduğumda Türk kökenli vatandaşlar ifadesi söz konusu olmaz da söz konusu Türk etnik kimliği dışında kalanlar olunca kökenine vurgu yapmak zorunda kalır politikacılar. Çok şükür birkaç yıl öncesine göre bu ifadeyi daha az duyar olduk. Artık Kürt ifadesi kökenine vurgu yapmadan zikredilebiliyor. Bu yukardaki “Türkiye artık bunları aşmalı” ifadesiyle dillendirilen umudu besleyen örneklerden biridir.
Garipsediğim ise Kadooğlu gibi deneyimli bir işadamının konuşmasında her ne kadar çözüm sürecine vurguda bulunsa da meselenin ne olduğunu ya kavrayamamış olması ya da kavradığı halde korkularından arınamadığı. İşadamı ya da değil herhangi bir insanın tercihiyle belirlenmemiş ya da çabasıyla kazanılmamış bir kimlik olan etnik kimliğiyle ifade edilmesi elbette ki rahatsız edicidir. Ama bunun bugün hala ifade edilmeye çalışılmasıdır yıllardır ifadesi yasaklanmış bir kimliğin dışavurumu olarak da adlandırılmalıdır. Kadooğlu’nun Kürt işadamı ifadesinin ülkenin gerçeğine yakışmayan bir tanımlama olduğunu söylemesi ise o gerçeği doğru göremediği ve bu gerçeğin bir Kürt’ün TÜSİAD yönetimine girmiş olsa dahi yasaların nezdinde Kürt kimliğinin tanınmamış olduğudur.
Doğrudur Kürtler bu ülkede ilk defa yaşamıyorlar, doğrudur Kürtler STÖ’lerin yönetiminde ilk kez yer almıyorlar. Şu kadarını dillendirmek zorunda kalmak ve “ama” ifadesiyle kendini kurtarmaya çalışmak hangi korkunun eseridir ki “Kürdüm ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” dedirtebiliyor. Şunu bilmiyor ya da görmüyor mu ki Anayasa ya da bu ülkedeki herhangi bir yasa da Kürt’ün karşılığı yok ve vatandaşı olduğunu ama ile bağlayan Kadooğlu’ya yasalar sen Türk’sün diyor.
Evet kimliğinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yazıyor ama, yürürlükteki 1982 tarihli Anayasa'nın 66. maddesine göre, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." Diyor. Türkiye önce ve en çok bunu aşmalı. Türkiye bu gerçeği bu yalanı göz ardı eden korkularınızı aşmalı.
Özetle Kadooğlu ne diyor bu sefer açarak bakalım “Tamam ben Kürdüm ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım (Türk). Parantezin içini ben değil Anayasa dolduruyor. Bu çelişkiyi dillendirmeden Kürt İşadamı ifadesinden rahatsız olmak ancak korkunun eseridir.
Evet katılıyorum rahatsız edicidir etnik kimlikler dillendirilmesin hatta hiçbir yerde yazılmasın ama yasalar dillendirilmemiş ya da yazılmamış bu boşlukları tek bir tanımla doldurmaya çalışmasın.
Son söz olarak Türkiye Cumhuriyeti bunu aşmadıksa, Kürtlerin ve tüm diğer halkların içini doldurduğu Türkiye’nin aşma şansı yok.