UÇAK KAZASI VE YORUMLAR

Birleşik Arap Emirliğinde Türkiye’ye gelen özel bir uçağın İran’da düşmesi ülkemizin bir numaralı gündemi haline geldi.

“Oh olsun.”, “Askerlerimizin Suriye’de savaşırken bunların eğlenmeye gitmeleri şık değil.”, “Şehitler verildiği bir dönemde eğlenceye gitmeleri çirkindir.” , Ve daha nice yorumlarla acılı aileleri rencide etmeleri, linç girişimi ve hakarete yapmaları benimde tasvip edeceğim bir durum değildir.

Yine bu yorumlara tepki gösterip, “İnsanlığımdan utandım”, “Vicdansız ve kalplı olabilirsiniz…”, “Çürümüş, biz acınacak durumdayız.”, “Bunları yazan İnsan be kesinlikle değil”, “insanlığın bitişini yapılan yorumları okuyunca bir kere daha anladım…” bu yorumları da kabul etmiyor uygunda bulmuyorum.

Aslında bu kaza ve sonrası yapılan yorumlara bakıldığında Ülkemizin nasıl bir hal aldığını gidişatın nasıl yanlış olduğunu bize anlatan acı bir tablo.

Toplumun kutuplaşması, bir birinden kopması, fanatik tarafgirlik olması neticesinde, birbirine karşı nasıl da acımasız olduğudur. Bu hoş olmayan ve de çok tehlikeli bir durumdur.

Birbirini anlamayan, dertleri ile dertlenmeyen, kutsal ve değerlerine önem vermeyen bir toplumun oluşması hayra alamet değildir.

Unutmayalım ki inşaatların yapımında kum ve Çimento küçük ve değersiz olmalarına rağmen, binanın aslını oluşturur. Onlara önem verilmeden yapılacak inşaatlar, dış cephesinin güzelliği, mermerin kalitesi, kapıları, avizesi, iç dizaynı, konumu… ne kadar kaliteli ve iyi, olursa olsun küçük bir sarsıntıda yıkılmaya mahkum olduğudur.

Toplumları da bir binaya benzetirsek, fakir, kimsesiz, yoksul, yaşlı, sakat… Olanlarda kum ve çimento hükmündedirler. Değer verilmez, değerleri önemsemez, hor görülür ve diyaloglar kesilirse o toplumun yıkılmaya aday olduğu tehlikesi hep vardır.

Kazada on bir kişi ölmüş, dünya hayatları bitmiş, hesap ve mahkeme için ahret yurduna göçmüşlerdir. Artık malları, servetleri, kariyerleri, konumları… Dünyevi şan, şöhret, makam… Bittiği ahret denilen yeni bir hayatın onları beklediğidir.

Yüce Allah dünya hayatında nasıl yaşayacağımızı en ince detayına kadar Kur’an ve Peygamber vasıtasıyla bizlere bildirmiş, helal, haram diye ayırmış ve uyup uymadığımızı takip etmeleri için kişi başına iki melek görevlendirmiştir.

Her ölen gibi uçak kazasında ölenler de, akıl ve baliğ olduktan sonraki yaşamları melekler tarafından kayıt altına alınmış, helal ve haram olarak tasnif edilerek iki kitap halinde onlara sunulacaktır. Amelleri neticesinde ya cehennem ya da Cennete gidecekleridir. Bize düşen ise onlara dua etmek ailesine sabır dilemektir.

Birbirlerinin acılarını paylaşma, sevinçlerine ortak olma, anlayış ve empati kurma konusunda neden bu kadar uzak olmuşuz?

Hele birbirimiz bu kadar acımasızca eleştirme, yok sayma, kin ve nefret’in sebebi ne?

Kutuplaşma, kaplaşma, hoş görü, birbirimiz dinlememe nasıl oluyor da halkının %90’nından fazla Müslüman olan ülkemizde değer buluyor.

Kültürümüz ve örfümüzde “Matem ve yas” varsa eğlence yapılmaz, ayıp görülür ve saygısızlık olarak kabul edilir.

Suriye de askerimizin savaştığı, şehit ve yaralı haberlerinin geldiği bir dönemde eğlenmek, eğlence düzenlemek çirkindir. Hele bir de “bekârlığa veda” adı altında özel bir uçakla kadınların eğlence tertip etmeleri de doğru değildir.

Aslında doğru olmayan Tv. deki eğlence içerikli programlar, eğlence yerlerinin abartılı eğlenceleri, şehitlerin acısına ortak olmayan nice kişilerin hoş olmayan hareketleri.

Yine kültürümüz ve dinimizde Ölen birilerinin arkasında kötü konuşulmaz, hele gurbet elerinde kazada ölenler için “şehit hükmünde” denilir, acılı aileye teselli verilir.

 

Yine eğlence dünyasının tanınan simalarının, suçu kesinleşmemiş nice kadınların çocuklarıyla beraber hapishanelerde tutulması, kötü muamele görmesini görmemezlikten gelmeleri sadece kendileri gibi düşünenleri gündemlerine almaları da doğru değildir.

Ülkemizi idare eden ve ya idaresine talip olan siyasi partilerin bu konuda düşünmelerini acil eylem planı ile kutuplaşma, ötekileştirme ve neticesine oluşan bu duruma çözümler bulmalarıdır.

Selam ve dualarla...