Victor Hugo ve Sefiller
- 24-04-2024 00:00
- 23-04-2024 16:45
- 130
Victor Hugo’nun Sefiller kitabını elime aldığım ilk anda, içimde tarif edilemez bir duygu yeşerdi. Bu hissin kaynağı ise meşhur vatan şairimiz Namık Kemal’di. Namık Kemal, hayranlıkla takip ettiğim ve eserlerini soluksuz okuduğum bir yazar. Sürgün yıllarının acı dolu son demlerinde, elinde Victor Hugo'nun Sefiller eseriyle bu dünyadan göçüp gitmişti. Bu büyük yazarın, ömrünün son anlarında Sefiller’i okuyor oluşu, gözlerini bu eser üzerinde kapaması, benim için derin bir anlam ifade ediyordu. Hürriyet Kasidesi gibi zamanının ötesinde bir şiiri kaleme alabilen bir zekânın son okuduğu kitabın Sefiller olması benim için değerliydi.
Victor Hugo’nun Sefiller kitabının ana konusu; sefillik. Eser, yüzeysel olarak sefaletin derinliklerine dalmış gibi görünse de aslında çok daha fazlasını sunuyor okurlarına. Sefillik, tek bir yüzle sınırlı değildir; hayatın farklı yollarında yürüyen her bireyin kendi içinde taşıdığı çeşitli sefillikler vardır. Bir hayat kadınının umutsuzluğu, bir mahkûmun derin kederi, bir yetim kızın masumiyetini yitirişi, bir dilencinin bitmek bilmeyen açlığı, devrilmiş bir liderin haysiyet mücadelesi, bir kaçağın sürekli korkusu, bir hırsızın pişmanlığı, bir devrimcinin idealler uğruna çektiği sıkıntılar ve vicdan azabı çekenlerin içlerinde yaşadıkları derin sefillik... Bu ve benzeri pek çok durum, sefilliğin sınırsız yüzlerini oluşturur. Hugo'nun eseri tam da bu yüzden büyük bir beğeni toplar.
Zira O, insan ruhunun bu derin ve karmaşık yönlerini ustalıkla işler. Özelikle kitabın bir bölümünde Cosette adlı kadının yaşadığı sefillik ve acılar, öyle ince bir duyarlılık ve derin bir anlayışla kaleme alınmıştır ki, okuyucunun bu karaktere ve onun hikâyesine duyduğu hayranlık kaçınılmazdır. Hugo, her bir karakter aracılığıyla sefilliğin farklı yönlerini gözler önüne sererken, aynı zamanda insan ruhunun kırılganlığını ve direncini de ortaya koyar.
Victor Hugo'nun Sefiller eseri, adından da anlaşılacağı üzere; sefaletin çarpıcı bir portresini çizerken, aynı zamanda çok katmanlı bir anlatıya sahip olmasıyla öne çıkar. Bu eser sadece sefilliğin derinliklerine inmekle kalmaz, aynı zamanda insan deneyiminin evrensel temalarını kucaklayarak zengin bir mozaik sunar. Eserde işlenen polisiye unsurlar, okuyucuyu nefes nefese bir kovalamacanın içine çekerken; aşk hikâyeleri, insan ruhunun derinliklerine dair ince gözlemler sunar. Siyasi tartışmalar, dönemin toplumsal ve siyasi iklimine ışık tutarken; tarihi kurgu, geçmişin tozlu sayfalarını canlandırır.
Hugo, bu çeşitlilikle okuyucularına sadece bir hikâye anlatmakla kalmaz, aynı zamanda damağında kalıcı izler bırakan bir ziyafet sunar. Polisiyenin gizem ve heyecanı, aşk romanının tutku ve kırılganlığı, siyasi romanın keskin eleştirileri ve tarihi romanın derinlikli geçmiş çözümlemeleri, Sefiller’in sayfalarında ustalıkla harmanlanır. Bu çok yönlülük, eseri sadece edebi bir başyapıt yapmakla kalmaz, aynı zamanda okuyucuların farklı zevklerine hitap eden bir klasik haline getirir. Hugo'nun bu başarısı, Sefiller’in sadece bir dönemin değil, tüm zamanların eseri olmasını sağlar.
Bir kitabın kalbinde yatan ve onu unutulmaz kılan en temel unsur, şüphesiz ki olay örgüsünün ustaca işlenmiş olmasıdır. Sefiller bu anlamda, okuyucuları adeta bir örümcek ağının içine çeken ve her bir ipliğin kusursuz bir şekilde birbirine bağlandığı, muazzam bir kurguya sahiptir. Victor Hugo, bu örümcek ağını öylesine ustalıkla dokumuştur ki, hikâyenin sonuna doğru ağın çözülmeye başlamasıyla birlikte okuyucu, adeta bir sanat eserinin önünde durur gibi hayranlık duyar.
Kitabın olay örgüsü; karmaşık ilişkiler, beklenmedik dönüşler ve derin karakter analizleriyle zenginleştirilmiş, böylece okuyucunun sadece zihnini değil, kalbini de fetheden bir yapıya bürünmüştür. Örümcek ağı benzetmesi bu kurgunun ne kadar detaylı ve iç içe geçmiş olduğunu mükemmel bir şekilde ifade eder; her bir olay, karakter ve tema, büyük bir titizlikle işlenmiş ve sonuca bağlanmıştır.
Kitabın başarısının bir diğer önemli boyutu ise kahramanlar veya kahraman yaratma yeteneğidir. Hugo'nun yarattığı karakterler, sadece hikâyenin içinde değil, okuyucunun kalbinde de derin izler bırakır. Jean Valjean, Marius, Fantine, Cosette ve Gavroche gibi karakterler; onların hikâyeleri, mücadeleleri ve dönüşümleri sayesinde, okuyucuların hayatında silinmez bir yer edinir.
Victor Hugo'nun Sefiller’de elde ettiği bu başarı, her yazarın ulaşmayı umduğu bir zirvedir.
Okuyucunun hafızasında kalıcı bir iz bırakmak ve eserini zamanın ötesine taşımak…
Bu yüzden Sefiller sadece okunduğu dönemde değil, nesiller boyu okunacak bir başyapıt olarak kalır.