Yağmacı Kim?

Yağmacı Kim?

Deprem bölgesine gelip enkaz üzerinde ve hasarlı binalarda değerli eşya arayan, yol kesip yardım malzemelerine göz diken yağmacılar hepimizin malumu.

Bu duruma hepimiz öfkelendik ve gerekli önlemlerin alınarak ivedi bir şekilde asayişin sağlanması konusunda sosyal medyada sesimizi duyurmaya çalıştık.

Mesele çözüldü mü bilmiyorum. Ama yağmacıların linç edilmesiyle ilgili sayısız video yayınlandı depremin ilk günlerinde. Sizin de karşınıza çıkmıştır muhakkak. Korkunç görüntülerdi.  Yağmacıların linç edilmesinden -belki de adaletin yerine geldiğini düşünerek- keyif alan, mutlu olan insanlara bile şahit oldum. Yağmacılık kadar, linç görüntüleri ve linç görüntülerinden zevk alan insanların halleri de beni rahatsız etti.

Yağmacılığın cezasını hukuk çerçevesinde bu ülkenin yargısı vermelidir aziz okur. Bunun haricindeki her yol sakıncalıdır. Gönül isterdi ki deprem bölgesinde daha ilk günden gerekli tedbirler alınarak asayiş sağlansa ve vatandaşlarımız bu tür müdahalelerde bulunmak zorunda kalmasalardı ve bizler de bu nahoş görüntüleri izlememiş olsaydık. Yine de birey olarak bizler, yağma görüntülerinin vicdanımıza ağır gelmesinden mütevellit ya da öfkeye kapıldığımız için –boşluk doldurmaya meyyal tabiatımızı dizginleyerek- hem yargıç hem de hâkim rollerine bürünüp ceza kesmeye kalkmamalıyız.

***

Gelelim asıl yağmacılara!

Hepimiz bireysel ve küçük çaptaki bu tür yağmacılara kızdık, ağız dolusu küfürler ettik, linç videolarını izleyince oh olsun dedik.

Fakat…

Bunların dışında gemisini sessizce yürüten ve hiçbir ahlaki değeri olmayan diğer yağmacılara karşı sesimiz çok cılız çıktı.

Duymuşsunuzdur, fırsatçı olarak anılıyorlar.

Peki, fırsatçı kavramı bu ahlaki çürümüşlüğü tam olarak karşılıyor mu? Hayır!

Çünkü yağmacının hasıonlar! Kendilerini gizleyerek voliyi vurmak isteyenler.

Buyurun beraber bakalım birkaçına…

Deprem bölgesine komşu şehirlerde yol güzergâhında bulunan bazı lokantaların fiyatları yükseltmesi, söz gelimi bir çorbayı 100 liradan vermesi yağmacılıktır.

Acil çadır ve konteynır ihtiyacı var diye çadır ile konteynır tedarikçilerinin fiyatları uçurması da yağmacılıktır.

Evi yıkılan, hasar gören ve evsiz kalan depremzedelerden dolayı konut talebinin artacağı düşünülerek kiraların insafsızca artırılması yağmacılığın dik alasıdır.

Depremde pek çok aracın hurdaya çıkmasından dolayı sarı site ve benzeri mecralarda ikinci el araç fiyatlarının kontrolsüz bir şekilde artması da...

Borsada, inşaat sektörüne gelmesi muhtemel canlılıktan ötürü inşaat malzemeleriyle ilgili hisselerin son gaz yukarı fırlaması dayağmacılıktır.

Taşınmak zorunda kalan depremzedelerin karşısına bazı nakliyecilerin üçe katlanmış fiyatlarla çıkmaları da yağmacılıktır.

Yani…

Koparabildiğini koparma derdinde birileri.

Düşene bir tekme de ben vurayım diyerek mağdur avında!

***

Depremden hemen sonra, krizi fırsata çevirme gayreti içerisine girip daha karlı çıkmanın hesaplarını yapan lokanta esnafı, çadır ve konteynır tedarikçileri, ev malikleri, araç sahipleri, hisse alıp satanlar ve adını sayamadığım daha pek çok kişi… Bunların enkaz üstünde ya da hasarlı binalarda değerli eşya aramasına gerek yok. Avucunuzdaki son birikimlerinize göz dikip köylü kurnazlığıyla onları söğüşlemenin yolunu bir şekilde bulurlar. Çünkü onlarda acıma duygusu yok, insaf yok, ticari ahlak yok, etik yok, en önemlisi Allah korkusu yok; sadece ve sadece kendi çıkarını düşünme var. Enkaz üstündeki yağmacılardan tek farkları toza toprağa bulanmamış olmaları ve ahlaklı birer insan gibi görünmeyi becererek daha büyük çalmalarıdır.

Bahaneleri de hazır!

Herkes öyle yapıyor diyerek işin içinden sıyrılıyorlar. Bazen de serbest piyasa numarasına bel bağlıyorlar.

Sarı siteyi ve orada yer alan manipülatif fiyatları kendi ahlaksızlıklarına kılıf yapıyorlar.

Bununla birlikte kimileri satılık olmadığı halde arabasını veya evini satış ilanına koyup yüksek fiyat biçiyor. Maksat başkalarının da bunu görüp aynı özelliklere sahip araba veya evini aynı fiyattan ilana koymalarını sağlamak… Böylece piyasa yükselecek, kendileri daha çok kar yapacak!

Asıl yağmacılar aramızda, yakınımızda!

Çok büyük yağmacıları ise -ne yazık ki- her gün görüyoruz!

Ama gücümüz kolay lokma olarak gördüklerimize yettiği için ve konfor alanımızı tehlikeye düşürmeyeceğini bildiğimizden hıncımızı küçük yağmacıdan çıkarıyoruz.

Keşke küçük, büyük demeden her yağmacıya aynı tarife uygulansaydı.

***