YAĞMUR NAMAZI VE KURAKLIK

YAĞMUR NAMAZI VE KURAKLIK

Barajların doluluk oranının düştüğü, yeterli ve düzenli yağmurun yağmadığı, kuraklığın giderek artığı yılları yaşıyoruz.

Bediüzzaman: "Yağmursuzluk bir musibettir ve ceza-yı amel bir azabdır." (Emirdağ )

Benim yaşımda olanlar bilir.

Bu zamanlarda dağlar beyaza bürünür, dereler deli dolu akardı.

Kar; günler, haftalar bazı bölgelerde aylar hatta kış boyunca devam ederdi.

Toprak cömert davranır; gübresiz, ilaçsız ve sulama yapmadan, bir'e 10 ile 25 hatta daha fazla verirdi.

İnsanlar cimrilik ettikçe, zekatlarını vermedikçe rahmet ve bereket azaldı. Çiftçi; masrafını çıkarmamakta, krediler altında bocalamakta, hacizlerle uğraşır oldu.

Adeta; "ilahi tokat" yemiş bir hal dünyanın başına geldi.

Bediüzzaman: "Nimet ve rahmet-i İlahiyenin fiatı, şükürdür. Biz, şükrü hakkıyla vermedik. Evet rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celbediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev'-i beşer, tam tokada kendini müstehak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak." (Emirdağ)

Giderek artan toplumsal huzursuzluk, zengin ile fakir arasındaki uçurum, merhametsizlik, neme lazımcılık ve zülüm; büyük bir musibet olan, kuraklık yani "şefkat tokattı" olarak karşımıza çıkmaktadır.

Allah'ın azabından onun Rahmetine sığınma yani dua etme zamanıdır.

Kuraklık dönemlerinde "yağmur duası" olarak bilinen ve günümüzde giderek unutulan sünnet bir ibadet vardır.

Bediuzzaman: "Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir (Emirdağ-1)

Fakir, miskin, kimsesiz, mazlum, mağdur ve benzerlerine imkanlar dahilin de yardım edip dua talep etme zamanı.

"Öyle musibetten kaçınız ki; geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve mazlumlar da içinde yanar."

Selam ve dua ile.