YALAN VE SİYASET
- 23-09-2020 18:32
- 9400
Aldatmak ereğiyle (gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, gaye, maksat hedef) ve gerçeğe aykırı olarak veya gerçek olmayan, uydurma, asılsız söz haber ve benzerlerine yalan denir.
Yalan her dinde ve toplumda çirkin görünen davranışların başında gelir. Dinimiz İslam ise “yalan ile imanın bir arada bulunamayacağını” ve kebbih bir fiil olarak görür.
Tatlı ve insanları güldürmek için söylenen veya masum yalanlar dinimizin hoş gördüğünü düşünmek ya dini bilmemek veya dini kale almamak demektir.
Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söyler! Yazık ona, yazık ona!” (Ebu Davud, Tirmizi)
Günümüz toplumunda çok etkili olan sosyal medya, tv, basın, sinema ve tiyatro yalan üzerine dayalı eserleri bizi güldürse veya eğlendirse bile, bilinçaltımıza yalanın meşruluğunu yerleştirmesine vesile oldur.
Üzülerek belirteyim ki çocuklara yönelik yalan kurgulu dizi ve filimler çocuk tarafında ilgiyle izlenirken büyüdüğünde yalancı olmanın bir ihtiyaç olduğunu, hatta doğru olduğuna inanmaya başlar. Atasını, babasın değil de kahraman olarak Hitmen’i, Süpermen’i, Örümcek adam’ı, Ranboy’u, Demir adam… ve benzerlerini görür.
Yalanın çirkin ve yıkıcı olanı ise yalancı şahitlik, yapamayacağı şeye söz vermek, insanları kandırmak veya güvenini kötüye kullanma amaçlı olanıdır.
Yüce Allah “ Ey iman edenler! Yapamayacağınız şeyleri niçin söylersiniz? Yapamayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.” (Saff suresi 2-3 ayetler)
Ülke yönetimine talip olan siyasilerin yalan söyleyerek oy toplamaları, dini değerleri kirli siyasetlerine alet etmeleri ve seçildikten sonra verdikleri sözleri tutmamaları doğru değildir.
Seçilip iktidar olanlar da: “Kimse benden hesap soramaz”, “güç bende”, “Dokunulmazlığım var”… gibi düşüncelerle kendini kandırmasın. Sırası geldiğinde o da herkes gibi ölüm şerbetini tadacak, “miskalı zerre”nin kayıp olmadığı mahkeme-i kübra da hesap verecektir.
Hakke suresi: “Kitabı sol tarafına verilene gelince, o: Keşke, der, bana kitabım verilmeseydi de, hesabın ne olduğunu bilmeseydim!
Keşke onunla (ölmemle) her iş olup bitseydi!
Malım bana hiç fayda sağlamadı; Saltanatım da benden (koptu) yok olup gitti.”(25-29 ayetler.)
Şunu unutmayalım ki başıboş değiliz. Her birimizi gözetleyen, sağ ve sol omuzumuzda iki kayıt meleği vardır. Söz, fiil ve davranışlarımızın tamamını kayıt altına alırlar. Unutmaz ve vazifesinde torpil, kayırma ve ihmal etmezler.
Bediüzzaman “Küfür, bütün enva’ıyla kizbdir, yalancılıktır. İman sıdktır, doğruluktur. Bu sırra binaen kizb ve sıdkın ortasında hadsiz bir mesafe var; şark ve garb kadar birbirinden uzak olmak lazım gelir. Nar ve nur gibi bir birine girmemek lazım. Hâlbuki gaddar siyaset ve zalim propaganda bir birine karışmış, beşerin kemalatını da karıştırmış.(Hutbe-i şamiye)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e “Ey Allah’ın Resulü! Mümin korkak olur mu?” “Evet” buyurdu. “Peki, cimri olum mu?” dedik, yine “Evet” buyurdu. “Peki yalancı olur mu? Diye sorduk. Bu sefer “Hayır!” buyurdu.” (Muvatta)
Selam ve dua ile