YAŞATMA(MA)K!

İnsanoğlunun asli görevlerinden olup, sıklıkla ihlal ettiği bir eylemler zinciridir yaşatmak…
Yaşatmak deyince çoğumuzun aklına doktorlar gelir. Birilerinin yaşamaması için her şeyi yaptığı bir canlıyı, doktorlar kurtarabildiyse, “yaşasın, doktor onu yaşattı” denir!
Aslında çok saçma!
Doktorların görevi insanoğlunun yaşamamak için işlediği fiillerin ifrazatını temizlemektir.
Yaşatmak ise tüm insanların görevidir.
Otları, ağaçları, böcekleri, sinekleri, inekleri, havayı, suyu, taşları, başları…
Yaradılan her cismin yaşamaya hakkı var bu evrende. Bu hakkı ihlal etmek ayağımıza sıkmakla eş değerdir.
Bırakın bunların yaşam hakkını ihlal etmeyi, kendi ırkımızı, insanımızı yaşamdan koparıyoruz.
Yeryüzünde kendi ırkına karşı bu kadar vahşi davranan başka bir canlı yoktur!
Hiçbir canlı yaşam alanını bu kadar kirletmez, yiyemeyeceği avı avlamaz, tehdit oluşturmayana tehdit oluşturmaz…
Lakin biz öldürmeye, kirletmeye, korkutmaya, zarar vermeye, ihlal etmeye programlanmışız kendimizi!
Yaşadığımız dünyayı tek kullanımlık bellemiş, kendimize de onu belleme görevi verdirmişiz!
Bu dünyada en güvenli liman hayvanlar ve bitkilerdir. İnsanlarsa en tehlikelisi…
Oynadığı kuş öldüğü için çocuğa taziye ziyaretine giden Peygamberin ümmeti olduğunu iddia eden bizler, maalesef onun ümmetinden onlarcasını tekbirler eşliğinde katledip zafer nidaları çekiyoruz!
Yerdeki otun hakkını soran dinin mensupları, kundakta ki bebeleri katlediyorlar.
Çok yük yüklenen devenin bile hakkını savunan şeriatın neferleri, 5 yaşında ki çocuğun tepesinden aşağı 5 tonluk bomba gönderiyorlar…
İnsanoğlunun genlerinde kesin bir bozukluk var!
Yaşatmaya programlanmış bu ırk, bu kadar yaşatmama güdüsüne motive olamaz!
Büyük bir bozukluk var, çok büyük!
Allah bizi tüm bozukluklardan ve başıbozuklardan korusun…
Daha aydınlık yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…