Yazık, çok yazık!

Yazık, çok yazık!

Ah be memleketim,

Sen böyle değildin be ülkem.

Gökyüzün daha mavi, yaprakların daha yeşil, toprağın daha bereketliydi be memleketim.

Taşın, toprağın altın idi bir zamanlar.

Adalet vardı be memleketim sende bir zamanlar.

Azda olsa eşitlik, demokrasi, vicdan hürriyeti, insan hakları…

Ah be memleketim o günleri çok özledik, bir daha eski günler gelecek mi diye kara kara düşünüyoruz…

Ah be memleketim, Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘Memleket İsterim’ şiirinde dediği gibi;

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.”

Peki, ülkemiz böyle mi?

Şimdilerde ne var bu ülkede?

Eşitlik mi?

Hak-hukuk mu?

Ne var?

Gözyaşı var, eziyet var, inkar var, istismar var, 6 yaşında evlilikler var.

Var be memleketim sende her türlü kötülük var.

Hırsızlık var, talan, kumar, bahis, uyuşturucu, haksızlık, yolsuzluk, adam kayırma, çetecilik, mafyacılık var memleketim sende.

Neden seni bu hale getirdiler be memleketim?

Yaban ellere satıyorlar seni be memleketim!

Neredeyse ismini de değiştirip, ‘Göçmenistan’ yapacaklar be memleketim.

Senin bir karış toprağın için dedelerimizin, atalarımızın oluk-oluk kanları döküldü kimseye yar etmedik bu ülkeyi ama ne acıdır ki her gün satış ilanları ile ihalelere yenik düştük be memleketim.

Nesli tükenmiş hayvanlar için gözyaşı dökenler 6 yaşında gelin yapılan çocuk için neden bir damla gözyaşı dökmediler?

Kahrolduk be memleketim.

İnsanlarımız önceden daha mutlu idi, şimdi çok mutsuz ve olup-bitenleri hayretle izliyorlar.

Hayat pahalılığı insanımızın yüzlerindeki gülücükleri yok etmiş.

Bir umut diye bakıyor herkes etrafına, gidiyor markete eli boş geliyor eve, karnı aç yatıyor çaresizce…

Bolluk bereket dolu tarım ülkesi idin be memleketim.

Pirinç, mercimek, domates, süt, peynir, et, yoğurt fiyatları ne kadar bilen var mı memleketim?

Dış güçler seninle uğraşıyor be memleketim, seni yoran, üzen asıl iç güçler be memleketim.

Ey taşına, toprağına kurban olduğum memleketim.

Sen cemaat yuvası olacak bir ülke değildin seni ne ettiler böyle be memleketim?

Susma cevap ver, kurban olduğum güzel memleketim.

Cevap ver de utansınlar seni bu hale getirenler?

Susmalıyım be vefakar vatandaşım.

Bana da hak ver, bak konuşursam beni de sizler gibi sağır ve dilsiz yaparlar.

2-3 yıl ceza verirler, korku imparatorluğu hali daha da ağırlaşabilir.

 Biraz daha dişinizi sıkın ve sabırlı olun, ufukta sanki bir ışık görür gibiyim, üstelik bu ışıkta ‘mavi bakışlar’ var.

Uyumak iyi de asıl zor olan bu halkın uyuyor gibi yapması.

Ama merak etme be vatandaşım; her karanlık gecenin mutlaka aydınlık bir sabahı var.

Bu devlet var oldukça bu ülkeye hiç bir şey olmaz, aziz kardeşim yeter ki yeri geldiğinde ferasetini göster senden başka da bir isteğim yok şimdilik hoşçakal cefakar vatandaşım…