Yok’lar ülkesinde bayram

Yok’lar ülkesinde bayram

Bir varmış, bir yokmuş.

Üç tarafı denizlerle sarılı,

Uçsuz bucaksız dağları olan,

Güneşin iyi ısıttığı,

Yağmurun iyi serinlettiği,

Toprağından yüzlerce çeşit mahsulün alındığı bir ülkede güneş sıcacık doğmuş.

Yok’lar ülkesinde karanlık, yerini günün ilk ışıklarına bırakmış.

Bayram namazına koşmuş babalar.

Onlar evlerine dönünceye kadar sokaklar aydınlanmış.

Bütün evler erkenden uyanmış.

Yastığının altına sakladığı rengarenk bayramlık kıyafetlerini giymiş çocuklar.

Onlar kapı kapı gezip bayram şekeri toplarken, evlerde ise en güzel yemekler pişmiş.

Kuru fasulye kokusu, pilavın kokusuyla birleşmiş, tatlı tepsileri sıra sıra dizilmiş.

Yok’lar ülkesinde bir bayram sabahı sokaklar cıvıl cıvıl olmuş.

Konu komşular tiril tiril giyinmiş, kolonyalar dökmüş güzel kokmak için, komşularının bayramını kutlamaya gitmiş.

İda we piroz be ciran…

Tatlılar ve lokumlar ikram edilmiş, hal hatır sorulmuş, kıymetlenmiş komşuluk bağları.

Yok’lar ülkesinde herkes o gün çok mutlu olmuş.

Çocuklar, torbalara doldurduğu bayram şekerlerini saymış eve gelince.

1 şeker,

2 şeker,

3 şeker,

10, 15 şeker…

En uzaktaki akrabalar aranmış.

En uzaktaki dostlar hatırlanmış.

Herkes sevdiklerini hatırlamış.

En güzel bayram dilekleri dilenmiş,

Her günümüz bayram gibi olsun denilmiş.

Her günümüz bayram gibi…

Yok’lar ülkesinde hava kararmış, bayram bitmiş.

Her şey, normale dönmüş.

Aslında hiç de normal olmayan bir duruma…

Yoksulluk,

Felaketler,

Kavgalar geri dönmüş.

Sokak sokak gezip çöp kutularından plastik toplayıp satarak çocuklarını beslemek zorunda kalan anneler,

Sabahtan akşama kadar pamuk şeker satmak zorunda kalan çoook yaşlı amcalar,

Üniversite okuyup işsiz kalan gençler,

Uyuşturucuya sürüklenmiş çocuklar,

En sevdikleri tarafından öldürülen kadınlar,

Depremlerde, sellerde ölüme terk edilen insanlar,

Taciz edilen çocuklar,

Zehirlenerek öldürülen sahipsiz hayvanlar varmış Yok’lar ülkesinde.

Herkes geleceğinden kaygılıymış.

Kimse hayal kuramaz olmuş.

Çünkü hayaller hep yarım kalıyormuş.

Düşüncelerin zenginlik olduğunun farkında da değilmiş kimse.

Herkes birbirinin düşüncesini öldürmeye çalışmış.

Savaş olmuş, ölenler olmuş, kayıplar olmuş, barışamamış hiç kimse.

Yok’lar ülkesinde herkes mutsuzmuş.

Orada güneş hep doğmuş ama hiçbir gün, bayram gibi olmamış.

Herkes bir umut bekleyip dururmuş, gerçek bayramları..

Yok’lar ülkesinde her günün, bayram gibi olması dileğiyle…