YOK MU BUNUN BİR HAL ÇARESİ?

Kirlilik nedir? Çevre kirliliği sadece artıklardan mı oluşur? Sadece çer çöpten ibaret midir?

Gültepe Mahallesi’nde eğitim kampüsüne çevrilmiş 10’dan fazla okulun, hafta içi hafta sonu demeksizin günün her saatinde, sevgili öğrenciler diye başlayıp her ders ve teneffüs saatinde bangır bangır dijital bir bant kaydını bütün mahalle ahalisine zoraki dinletmesi de genel anlamda bir çevre özel anlamda da gürültü kirliliğidir.

Bu gürültü kirliliği nedir diye araştırıp baktığınız da en kolay ulaşılabilir ansiklopedi wikipedia’da “Gürültü kirliliği veya diğer adıyla ses kirliliği, insan veya hayvan yaşamını olumsuz etkileyen, dengesini bozan her türlü insan, hayvan ya da makine kaynaklı ses oluşumudur” diyor.

Gürültü kirliliğinin insan sağlığına etkilerini düşündüğünüzde klasik anlamda bildiğimiz çevre kirliliğinden çok tehditkâr ve tehlikeli olduğunu da söyleyebiliriz.

Elbette ki bunu tıp hekimleri daha iyi bilecekse de bakın küçük çaplı bir Google taramasında ortaya çıkan sonuçlar ne diyor:

Gürültünün insan sağlığı üzerindeki etkileri hem sağlıksal hem davranışsal yönde ortaya çıkabilir.

Genel olarak, gürültü olarak adlandırılan her türlü ses insan sağlığını fizyolojik ve psikolojik olarak etkiler.

İstenmeyen bu sesler sinir, saldırganlık, hipertansiyon, yüksek stres, kulak çınlaması ya da kulak uğuldaması, duyma kaybı, uyku bozuklukları gibi pek çok sonuç doğurabilir.

Bu sonuçlar içinde, stres ve hipertansiyon ciddi sağlık sorunlarına kapı açabilirken, kulak çınlamaları ve uğuldamaları unutkanlığa, ciddi ruhsal bunalımlara ve kimi zaman panik ataklara neden olabilir.

Ne yazık ki birçoğumuz farkında olmadığımız bu tehdit ve saldırının sonuçlarını umursamıyor sonra da yukarıda ortaya çıkan hastalıkları modern çağın hastalıkları diye adlandırıp şikâyetçi oluyoruz.

Modern çağın mı yoksa modern çağ insanının ilkel aklının hastalıkları mı düşünmek gerekiyor.

Sevgili öğrenciler ders zamanı iyi dersler, sayın öğretmenlerimiz ders saati iyi dersler, sevgili öğrenciler derslerimiz sona erdi iyi günler, merdivenlerden inerken şöyle yapın tuvaletleri temiz kullanın vs.  

Biri çökertme çalar, diğeri bana bir masal anlat baba der, bir diğeri Mozart’tan girer bir başkası Beethoven’den artistliğini yapar.

Birçoğunuz hatırlar, eskiden olsa, bir çan o günkü nöbetçi öğrencinin eline tutuşturulup bahçede koridorda gezdirilirdi.

Bütün mahalleli bugünkü gibi derse çağrılmaz teneffüse koşulmaz, tuvaletleri ve merdivenleri nasıl kullanılacağımız öğretilmezdi.

Hafta içi hadi neyse bunu hafta sonu yapmak niye?

Öğrenciler hadi neyse öğretmenleri bangır bangır zillerle derse çağırmak niye?

Bu kadar sorumsuz mu ki öğretmenlerimiz bir de onlar için çalıyor zil.

Öğrenci zili çaldıktan sonra toparlanıp derse girmesi gerektiğini bilmiyor ya da unutuyor da ona hatırlatmak mı gerekiyor. Bu bile tek başına eğitim sistemimizden ne bekleyebileceğimize dair iyi bir örnek.

İl Milli Eğitim Müdürümüz Mahmut Kurtaran Bey bu işe bir çözüm bulur mu bilemiyorum. Ama illaki vardır bu işin bir hal çaresi. Artık sesin şiddetini mi düşürürler, öğretmenler için çalmaya gerek yok deyip zillerin sayısını mı azaltırlar, anonslardan mı vazgeçerler ya da en güzeli yine eskisi gibi nöbetçi öğrencinin eline tutuşturup manüel bir zili bahçede koridorda gezdirerek çalacaklar onların bileceği bir iş ama benim de bildiğim artık tahammül edilecek gibi değil. Bıktık...