- 15-07-2018 19:59
- 16076
Kavimler göçü gibi, İstanbul’un fethi gibi çağ açıp kapatan olaylar vardır.
Bunlar bir milleti, bir devleti veya bir bölgeyi değil tüm dünyayı etkilerler.
15 Temmuz’da kanımca önümüzdeki yıllarda etkileri itibariyle böyle bir misyon yüklenecektir.
Bu çağı kapatıp yeni bir çağın kapısını araladığı gerçeğini tüm dünya kabullenecektir.
Osmanlının yıkılışından günümüze, Osmanlının yıkılışında rol oynayan güçlerin destek verdiği hiçbir darbe başarısızlıkla sonuçlanmamıştı.
Güç, para, istihbarat ve satılık adamların tümüne onlar hükmediyordu ve hesaplarına geldiği anda düğmeye basıp tüm sistemi ters yüz ediyorlardı.
Uzağa gitmeye gerek yok. Ülkemizde Cumhuriyet 1923’te ilan edildi. Lakin halkın gerçek iradesini sandığa yansıtması 1950’ye tekabül ediyor. Çünkü o tarihe kadar fiili olarak tek parti vardı. Arada açılmaya çalışan partiler küçük darbelerle oturtuluyordu.
1950’den sonra ise neredeyse her 10 yılda bir darbe olmuş. Ne zaman ki ülke kendine gelse, gözünü açsa, etrafına baksa, dostunu düşmanını tanısa, hemen bir darbe yapılır. Dost, düşman kavramı değişir, ekonomi ters yüz olur, dışa bağımlılık artar, 10 yıllık projeler çöpe gider, düşünen aydın insanlar, hapse veya kara toprağa düşer…
Okumuş aydın derken.
Etiketinde, prof, yazar, şair, edebiyatçı, tarihçi, sanatçı yazıp hemen altında da fiyatı yazanlardan bahsetmiyorum.
Bunların değeri, Dolar’ın kuruna endekslidir ve sıfatları etiketlerinden ibarettir. Etiketlerinde ki sıfatlar asla niteliklerini değiştirmez. Onlar tüm değerlerini o etikette yazan fiyat için satarlar.
15 Temmuz’da da bu deyyusları gördük. Bir insanın ne kadar dip yapabileceğini müşahede ettik.
Bize “he he suyu da dış güçler kesti” diyerek dalga geçenlerin o gece dış güçlere nasıl el çırpıp bel bağladıklarını gördük.
Hainliğin dibini gördük.
Darbelerin en alçağını gördük.
Bundan birkaç yıl önce Mısır’da keskin nişancılar sivil halka ateş açarken yerinden fırlayan gözlerimiz, helikopterlerden ağır silahlarla halkı tarayan deyyusları görünce, varlığından utandı.
Kendi savaş uçaklarımız, kendi polisimizi, meclisimizi, halkımızı bombalayınca, Ebu Cehil’e İbni Selül’e rahmet okuyacak duruma geldik.
Bunlar insan olamazdı, Naziler, Siyonistler, Moğollar…
Hiç sanmıyorum, bunların hepsi bu son saldırı ile zalimlikte ikinci plana düştüler.
Artık, namusunu, şerefini haysiyetini ve tüm değerlerini satan, deyyuslar vardı, Temmuzun ortasında ortaya çıkan!
Ama halk çıktıkları yeri biliyordu.
Onları iade etti çıktıkları yere, bir kısmı zaten kaçmıştı oralara. Geri kalanları da halk postaladı. Aslında hesaplayamadıkları tek nokta halktı.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplamışlardı. Halkın ise bu kadar organize, bu kadar cesur bu kadar dirençli olabileceğini hiçbir şekilde hesaplayamamışlardı.
Hatta darbeden önce canlı yayında, “iki silah patlasa halk hemen köşelerine siner” diye de tehdit etmişti satılık köpekler.
Ama unuttukları bir şey vardı HAK!
Hakkı hesaba katmamıştı ve onu hesaba katmayan herkes hüsrana uğrardı.
HAK bazen bir sivrisineği görevlendirir, bazen bir kuşu(ebabil) bazen de sıradan sivil halkı…
Hak görevlendirmişse, öğrencisi, çaycısı, simitçisi, doktoru yürür tankın üstüne. Helikopterden atılan mermilere kafasını, tanktan atılan toplara göğsünü siper eder.
Bütün hesapları darmadağın eder.
Bütün güç, istihbarat, para, komutan ve uçaklar elinizde olsa da siz boşsunuz!
Bizim, o küçümsediğiniz imanımız, tüm güç dengelerinizi allak bullak etti.
Artık dünyanın hiçbir yerinde istediğiniz zaman, istediğiniz darbeyi yapamayacaksınız.
Her yaptığımızda, “ya Türkiye gibi olursa” diyeceksiniz.
Halkta “Türkiye yaptıysa, bizde yaparız” diye sizi tankların paletlerine gömecek, satılık köpeklerinizi size leş olarak döndürecek.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Artık 15 Temmuz öncesi ve sonrası var.
Bundan sonra kötüler çok daha korkak, iyilerse çok daha cesur olacaklar.
O deyyuslar, en güvenlikli kalelerinde bile korku içinde yaşayacaklar. Çünkü halk Hakkın yardımını gördü. Onun yardımı olduğunda, tankın, topun, uçağın etki etmediğini gördü.
O deyyusların gerçek yüzlerini, arkalarında ki iğrençlikleri gördü.
Ama şunu da unutmamak lazım. O gece meydanlara çıkanlar demokrasi için değil, vatana ihanet edildiği için çıktı.
Çünkü demokrat dediğiniz güruh, bankamatik kuyruklarında, deyyusları alkışlamakta veya market alışverişi yapmaktaydılar…
Allahu ekber deyip meydanlara koşan ve şehadet şerbeti içenler, vatanını, dinini, namusunu korumak için çıktı meydana.
Demokrasi şehidi diyerek, onların şehadetlerine gölge düşürmeyelim. İlk saatlerde namazını kılıp, Google den tank nasıl durdurul diye taratıp, dışarı çıkan biri olarak empati yapıyorum. Eğer o gece şehit olsaydım ve bana “demokrasi şehidi” deselerdi, çok zoruma gideri.