- 25-11-2018 19:28
- 16890
Geleceğimizin teminatı, canımızdan bir can, Allah'ın bize Lütfü ve emaneti olan evlatlarımız; güzel olan her şeyi hak ediyorlar.
İyi bir gelecek iyi nesillerin yetişmesiyle o da çocukların hak ettiği sevgi ve ahlakla mümkündür.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“Bir baba çocuğuna güzel ahlâktan daha üstün bir miras bırakamaz” (Tirmizî, Birr 33)
Sevginin en iyisini hak eden çocuklarımız, eğitimli, ahlaklı ve bilgi sahibi olmaları, devlet ve anne-babanın görevidir.
Şımartılan, sorumluluk almasını bilmeyen, zorluklarla nasıl baş edeceğini öğrenemeyen çocuk, gelecekte sıkıntı yaşayacağıdır.
Dinimiz İslam; renk, dil, din ve cinsiyet ayırımı yapmadan tüm çocukları Müslüman kabul eder.
Hz. Peygamber (asm.)'in, “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî)
Arapların örflerine bağlılıkları, kati gelenekleri, çocukların sevilmesi, kucağa alınması ayıp sayıldığı, hatta kız çocukların utanç kabul gördüğü cahiliye devrinde çocuklara önem vermek zordur.
Ama O sallâllâhu aleyhi ve sellem zoru başarmış, inatçı Arapların kalplerini iman nuru ile yumuşatmıştır.
"Çocuklarınızı çok öpün, her öpüşte Cennetteki dereceniz yükselir."
"Çocuk kokusu Cennet kokusudur."
"Çocuk dünyada nur, ahirette sürurdur."
"Çocuk sevgisi, Cehennem ateşine karşı perdedir. Çocuklara iyilik etmek, Sıratı geçmeye sebeptir. Onlarla beraber yiyip içmek, Cehennemden kurtuluştur."
Ve daha nice hadisler dinimizin çocuklara ne kadar önem verdiğidir.
Torunlarını kucağına alıp sevdiği bir anda Arap’ın bir "benim on çocuğum var hiçbirisini kucağıma almadım/sevmedim" demesine "Merhameti olmayana Allah merhamet etmez" demesi çok önemli ve manidardır.
Çocuklarla oynaması, namazdan dahi sırtına binen çocuklar rahatsız olmasın diye uzatması, yetim çocukları sevmesi, evine getirip ikram etmesi ve:
"Çocuklarının hepsini aynı derecede tutup, yetime haksızlık eden Allah’tan uzaklaşmış olur. [İbni Asakir]
"Yetimlerin, fakirlerin geçimini üstüne alan, Allah yolundaki bir mücahit gibi veya gündüz saim, gece kaim sevabına kavuşur" (Buhari) daha nice hadisler çocuk ve yetimlere ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Dünyada çocuk hakları dendiğinde dinimizin akla gelmemesi, düşündürücü ve üzücüdür.
Günümüz İslam dünyasına baktığımızda insan hakları ihlalleri artması, çocuk hakları giderek azalması İslam'ın değil, İslam'da uzaklaşmanın sonucudur.
Dünyada, 1857 Haziranında Dr. Charles Leonardo nun girişimi neticesinde "Gül Günü', "Çiçek Pazarı" ve sonunda "Dünya Çocuk Günü" olarak anılmaya başladığıdır.
1.Dünya Savaşı’nın sonunda Çocukların Korunması önem kazanınca, 1920 yılında Cenevre’de “Uluslararası Çocuklara Yardım Birliği” adında özel bir örgüt kurulmuş ve bu örgüt 1923 yılında “Cenevre Bildirgesi” denilen bu çocuk hakları bildirgesinde, çocukların “yaşama, gelişme, beslenme, yardım görme, istismardan korunma” hakları güvence altına alınmıştır.
20 Kasım 1959'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni kabul edilmiş ve1990'dan beri Universal Çocuk Günü, BM Genel Kurulu'nun hem çocuk hakları konusundaki beyanı hem de sözleşmeyi kabul ettiği tarihin yıldönümünü kutlar.
Türkiye'de sözleşme Aralık 1994’de Meclisten geçirilerek yürürlüğe girmiştir.
Ancak şu unutulmamalıdır ki kabul edilen bu yasalar Yahudi veya Avrupa ile ABD çocuklarını daha fazla kapsamakta ve haklarını korumaktadır.
Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Sudan, Filistin... Gibi Müslümanların yoğun yaşandığı ülkelerdeki bati destekli çocuk hakları ihlaller az değildir.
Yine dünyanın başka bölgelerindeki diğer dinlere mensup çocukların çektiği sıkıntılarda fazla olduğudur.
Çocuk; masum ve günahsızdır. Yemesi, içmesi, giyimi, ahlakı, mesleği, güzel bir meslek öğrenmesi ve diğer hakları... Devlet ve Anne-Babanın sorumluluğundadır.
"Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun” (et-Tahrîm 66/6)
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz” (Müslim, “İmâre”, 20)
"Bir kimsenin bir kız evladı olsa da, onu İslam adabı ile terbiye etse ve Allah'ın kendisine verdiği nimetlerle büyütse, Allah Teâlâ, o kişiyi cehennem ateşinden korur." (Taberani, Mu’cemu’l Kebir, 9/45, H. No: 10295)
"Bir kimsenin üç kızı olup da, onları besler, merhamet eder, terbiye ederse, cennet ona vacib olur" Ebu Davud, Edep, 120, 121)
BM genel kurulunda kabul edilen “Dünya Çocuklarının İnsan Hakları Yasası”; 18 yaşına kadar olan insanları ‘Çocuk’ olarak niteleyip, onların ‘yaşama, korunma, gelişme ve katılım haklarını güvence altına almaktadır. Özel ilgi ve eğitim gerektiren çocuklar için, özel düzenlemeler ve hükümler öngörmektedir.
İslam anne-baba çocuklarına karşı görev ve sorumluluklar verdiği gibi bu görev devletin asli görevi olarak da kabul eder.
Hz. Ali(Ra) fakir ve geçim sıkıntısı çeken bir aileye görüp ziyaret ettiğinde ev sahibi onu tanımaz ve halife Hz. Ali (Ra) beddua eder. O susar gider sırtına yüklediği yük ile o eve gelir kapıyı çalar ve kadına
- “Çocuklarına yiyecek getirmişim, kapıyı aç!” ve “Senin ve çocuklarının hakkında kusur yaptığımdan dolayı ben sana karşı utanç duyuyorum!” demesi
Anlatılacak çok şey var.
Dinimizden uzak durmamız bize neler kayıp ettiğini bir bilebilsek.