- 23-03-2017 22:30
- 116
Bugünün renginden ve sesinden sıkılıp da nefesinizi tuttuğunuz, dün olmadı bir an öncesinin nefesiyle yaşamak isteyip de soluksuz durduğunuz oluyor mu bazen.
Bazen kotam doldu deyip tanıdıklarınızın kalabalığına yeni bir kimseyi katmak istemediğiniz, kimseyle tanışıp kendinizi anlatmaya ya da yenisini anlamaya mecalinizin olmadığını hissettiğiniz olmadı mı?
Hepsi birbirinin benzeri birbirinin tekrarı diziler gibi sıralanmış insanların sokakta yürürken aynı şekilde yürüdükleri, aynı adımı attıkları, o adımlara aynı ayakkabıları giydikleri, aynı telefonu kurcaladıkları, aynı kadını arzuladıkları, aynı hayali kurdukları, aynı nefrete boğuldukları, aynı hayranlıkta doydukları, aynı küfrü ettikleri, size de garip gelmiyor mu bu aynılık.
Ve bu aynılık da yalnızlık. Size de garip gelmiyor mu?
Deniliyor ki Gılgamış’tan bu güne yeryüzünde milyonlarca hikâye yazıldı, çizildi, anlatıldı ve devam ediyor devam da edecek. İnsanlık var oldukça, filmlerin, kitapların, oyunların bize anlattığı öyküler de devam edecek.
Peki, biri çıkıp da size tüm bu hikâyelerin hepsi aynı derse.
Şaşırmazsınız biliyorum. Hiçbir şeye şaşırmadığınız gibi buna da şaşırmazsınız.
İnsanlık tarihi boyunca anlatılan onca hikâyenin hepsini, Kurt Vonnegut isimli bir Amerikalı yazar 6 grafikle açıklayabiliyor.
Yani anlayacağımız bütün bir insanlık tarihimizde sadece 6 hikaye yazmış ve 6 hikaye yaşamışız.
Kurt Vonnegut, Amerika’nın önde gelen yazarlarından biri, yaklaşık on yıl önce ölmüş. Kimi kitapları Türkçeye de çevrilmiş.
Vonnegut, Chicago Üniversitesi’nde bir mastır çalışması yapmış, tez olarak da yeryüzündeki bütün hikâyelerin 6 Emotional Arcs üzerine kurulduğunu ileri sürmüş.
Emotional Arcs nedir derseniz, hikâyemizdeki ya da filmimizdeki karakterin film içerisinde geçirdiği duygusal değişim sürecinin grafik hali denilebilir.
Vonnegut’un tezi başlarda reddedilse de, yakın zamanda Vermunt Üniversitesi’nde bazı öğrenciler Vonnegut’un tezini doğrulayacak bir çalışma yaptılar. Ve görüldü ki bütün hikayeler Vonnegut’un 6 Emotinal Arcs tezine oturuyor.
Bir örnek verirsek, filmin erkek karakteri filmin başında mutsuz ve yalnızken bir anda bir kadınla tanışır ve o kadınla git gelli bir aşk yaşamaya başlarlar. Fakat filmin ikinci yarısında aşk gittikçe çatırdamaya bozulmaya başlar. İlişki tersi yönde gelişmeye başlar.
Bizim başrol erkek karakterimiz yeniden dibe vurur işler önceki durumdan daha da kötüye gider. Filmin sonuna yaklaştıkça iki olası ihtimal bizi bekler, ya ikili tekrar aşklarını harlar birleşirler ya da tersi film kötü bir sonuca bağlanır.
Şimdi düşünün bu hikâye ve benzeri kaç hikâye okudunuz ya da film izlediniz. Hatta nice festivalden en iyi özgün senaryo ödülü almış filmlere bakın. Bu özgünlükleri yukarıda bahsi geçen 6 Emotional Arcs yani duygusal değişim süreci dışına çıkabilmiş mi?
En başa dönersek bir tekrarı yaşayıp durmaktan ve bazen acemice tezlerle özgün ya da farklı karakterler olduğumuzu ezbere teslim olmadığımız ve olmayacağımızı iddia etmeye devam etsek de maalesef ay da, dünya da ve güneş de aynı eksende aynı dönüşünü tekrarlamaktan öteye gitmedi gitmiyor.