- 29-11-2015 20:20
- 23958
Bu hafta cumartesi sohbetlerimizin konuğu, Kürt siyasi hareketi içerisinde çok aktif rol oynamış, bedeller ödemiş, çok badireler atlatmış olan Av. Mehdi Öztüzün’dü.
Mehdi Öztüzün aynı zamanda Öcalan’ın avukatlığını yapan ve Öcalan’la İmralı’da son görüşen sivillerden birisi.
ABD’nin “seni başkan yaptırmayacağız” dediği birisi!
Bu yönüyle de oldukça değer verdiğim birisi!
Aktif gazetecilik yaptığım yıllar olduğu için olayı çok net hatırlıyorum. Hadep il başkanı olan Mehdi Öztüzün, “ABD ve batılı güçler Kürtleri kullanarak ülkeyi karıştırmaya çalışıyorlar” mealinde bir açıklama yapmış, hemen akabinde il başkanlığından alınmıştı.
Öztüzün bir süre sonra baro başkanlığına aday olmuş, ABD konsolosu bizzat Batman’a teşrif edip seçimde taraf olarak, baro başkanlığı yolunu da tıkamıştı!
Konu açılıyor, ayrıntıları soruyoruz. Öztüzün, ABD’lilerle ilk görüşmemiz 1994’lü yıllarda oldu. O zaman İHD’de yöneticiydim. Adamlar bize, “Öcalan devletin eline geçerse, Kürt aydınları olarak siz ne yaparsınız” diye sorup, tepkilerimizi ölçüyorlardı.
Burada bir parantez açmamız gerekiyor. Tarih, Özal ile Öcalan’ın Kürt sorunun çözümü noktasında anlaşıp, silahları gömme kararı aldıkları tarihin 1 yıl sonrası. Kürt sorununu ABD’ye rağmen çözen Özal öldürülerek cezalandırılmış. Masanın karşı tarafında duran Öcalan içinse farklı bir ceza düşünülmüş.
Özal’ı katledip yerine atadıkları adamlara Öcalan’ı teslim ederek, adamlarını kahraman edecek. Öcalan’dan da kurtulup yerine kendi ekiplerini getireceklerdi…
Tarihler ve konuşulanlar bize bunun ipuçlarını fazlasıyla veriyor.
ABD’li ekip, 10 yıl sonra Öztüzün Hadep il başkanıyken tekrar geliyor. (Tabii bu arada Kürt sorununu bitiren ikinci aktör olan Öcalan’da cezalandırılıp İmralıya gönderilmiş durumda). Adamlar çok net konuşuyor. Farklı yönlerin ortaya çıkarılıp toplumu ayrıştırmadan, neredeyse para akışına kadar…
Öztüzün tepkisini koyuyor. Görüşme sonrası da “ABD ve batılılar, Kürtleri kullanarak bölgeyi karıştırmak, ülkeyi Yugostlavya’ya çevirmek istiyorlar.” şeklinde bir açıklama yapıyor.
ABD konsolosluğundan Hamza adında birisi Mehdi Öztüzün’ü arayıp, basında yazılan ifadelerin kedisine ait olup olmadığını soruyor. Öztüzün, ifadeler benim deyince, “senin siyasi hayatın bitti” deyip telefonu kapatıyor.
Hemen sonra da parti onu genel merkeze davet edip görevden alıyor.
Görevden alındıktan sonra devlette ensesinden düşmüyor. Yargıtay’dan direk gelen talimatla yargılanıp cezalandırılıyor. Zaten o tarihten sonra mahkeme ve cezaevlerine sık sık girip çıkıyor ama avukat olarak, değil sanık-mahkum olarak!
Öztüzün, “ahlak hukuktan önemlidir” diyor. Hukuk, egemenlerin ahlak kurallarını kaldırıp, kendi kurallarını koymasıdır, şeklinde bir tanım yapıyor ki buna katılmamak elde değil!
Ahlak yoksa, hukukta olmaz, insanlıkta!
Ahlaklı olup ABD’ye posta koyuyor. ABD’den kontrayı yiyince de hiyerarşik ve ekonomik olarak, hep yerinde sayıyor. Makamı, parası, evi, arabası olmasa da halk onu seviyor ve oda bu sevgiyi karşılıksız bırakmayıp çalışıyor.
***
Şimdilerde barış inisiyatifi diye bir oluşum teşekkül etmiş. Çok farklı siyasi görüşe sahip insanlar var içerisinde. Çok karşıt görüşlü insanların yan yana gelip birbiriyle konuşup birbirini sindirebildiği kabullenebildiği bir ortam oluşturmuş. Niyet güzel, güzelde meyveler vermeye başlamış gibi.
Daha alacak çok yol var ama Öztüzün kesinlikle ben başkan değilim diyor! Çünkü biliyor ki öyle dediği an, ABD yine konsolosunu gönderecek!
Böyle adamlara sahip çıkmak lazım. Siyasi görüşünü benimsemeye bilirsiniz. Ama insani yönüyle kimseyle çelişmeyecek, kendini satmayacak, barış için kendini feda edebilecek ender adamlardan biri.
Bunlardan az kaldı dikkat edin, harcamasınlar.
Halkta, devlete bu tür insanlara sahip çıkmalı. Sahip çıkmalı ki Salih Özdemir gibi Sedat Özevin gibi Tahir Elçi gibi katledilmesinler!
Egemenler satın alamadıkları Kürtleri ya hapsederler yada katlederler, Türkleri de…
İyilerin para ve makamla kirletilmediği, kirletilemeyenlerin katledilmediği(yada hapsedilmediği) yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…