AÇ GÖZLÜLÜĞÜMÜZ VE DOLANDIRICILAR

Önce internetten küçük bir araştırma ile hangi ilde, hangi fotoğraf derneği olduğuna bakarak derneklerle ilgili küçük bir bilgi envanter oluşturursunuz.

Ne zaman kuruldu, adresi nedir, başkanı kimdir telefonu nedir.

Sonra bu bilgiler ışığında sırasıyla dernek başkanları aranır. Ve başkanla hal hatır birkaç kelam ettikten sonra muhtemeldir ki başkan “kusura bakmayın tanıyamadım” der.

O başkanlardan biri de benim.

Kaç ay önce hatırlamıyorum eşim ve oğlumla bir alışveriş sırasında telefonum çaldı.

Açtım.

“Ubeyd Hocam merhaba nasılsın” vs. kısa bir konuşma geçti.

Sonra karşımdaki adının Serhat olduğunu ve makine almak üzere olduğunu bana danışmak istediğini söyledi.

Ben de “kusura bakmayın tanıyamadım” deyince, “hocam ben Ahmet hocanın oğlu, geçen sene derneğe gelip gidiyordum, bu sene pek uğrayamadım” deyince sorgu polisi gibi olmamak için “buyur nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordum.

Karşımdaki şahıs şu an gümrükte olduğunu, gümrükte el konulan vergisiz kaçak kimi ürünlerin dönem dönem satışa çıkarıldığını ve şu an iki makine arasında kararsız kaldığını belirterek hangisini almamı tavsiye ettiğimi sordu.

İki makine ve fiyatlarını sorduktan sonra -ki her ikisi de normal bedeli 15 bin liranın üzerinde makineler- 4 bin liraya alabileceğini söyleyince “ikisi de güzel makine” dedim “paran varsa ikisini de al” diye tavsiye de bulundum.

Adam teşekkür edip telefonu kapattı.

Henüz bir şeyden şüphelenmiş değildim.

Evet normalde gümrükte el konulan ürünler ara ara satışa çıkarılıyor bunu biliyorum olmayan bir şey değil.

Ve evet çoğu zaman tanıyan tanımayan eş dosttan telefonumu alıp makine tavsiyeleri de benden alıyorlardı bu da gayet normal.

Yukarıda bahsi geçen konuşmadan yaklaşık bir hafta sonra aynı numaradan arandım.

“Ubeyd hocam merhaba nasılsınız?” diye başlayarak söze girdi yine, ardından önceki konuşmamızda yine uygun makine düşerse almak istediğimi, söylediğimi iddia ederek gümrükten arkadaşa ayırtabileceğini belirti.

Demediğimden emin olduğum için bunda bir dolandırıcılık olduğundan şüphelenmeye başladım ama işin nereye varacağını merak ettiğim için “makine değil de objektif ihtiyacım var” dedim.

“Tamam hocam hemen sorayım arkadaşa döneyim size” deyip iki saat sonra belirttiğim nitelikte bir objektifin olduğunu -ki 8 bin liralık objektifi de- bin liraya alabileceğimizi, istersem arkadaşının bizim için ayırabileceğini belirtti.

Ben de “ayırsın” dedim ve adam yarın sabah oraya gidip benim için söz konusu objektifi alacağını belirttikten sonra telefonu kapattı.

Sonraki sabah beklediğim gibi aradı ve gümrükte olduğunu objektifi alacağını belirtti.

Ben de İstanbul’da bir arkadaşımı ona parayla birlikte ona yönelteceğimi söyleyince adam durakladı.

“Ama hocam parayı hesaba yatırmamız” lazım deyince hesap numarasını istedim ve hesabın bir şahsa ait olduğunu da teyit ettim.

Hesabımda yeterince para olmadığını söyleyince “ne kadar var” diye sordu “600 lira” dedim. Ne dese beğenirsiniz “tamam hocam ben de tedariksizim ama 400 lira var yanımda siz 600 lirayı belirttiğim hesaba yatırın, ben burada bankamatikten üstünü tamamlarım” dedi.

Ne koparırsam kârdır derdine düştü.

“Neyse” dedim “az işim var döneceğim” deyip telefonu kapattım.

Adama bir iki defa daha aradıysa da cevap vermedim. Sonra o da vazgeçti.

Demem o ki adamlar artık işi dahiyane senaryolara döküyor. Çalışıyorlar, hazırlanıyorlar, tohumu atıp filizlenmesini bekliyorlar.

Ajandalarını önlerine koyup bir etkinlik takvimi gibi kimi ne zaman arayıp ne dediklerini neyle demlenmeye bıraktıklarını not alıyorlar.

Zamanı gelip aç gözlülüklerimizde demlenen sazanlıklarımızdan beslenip hepimizi dolandırıyorlar.

Kim bilir bu şekilde kaç kişiyi dolandırdılar.   

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ