ADALET

Bir arada yaşayan bireyler, aileler, halklar ve milletler için adalet temel bir ihtiyaçtır.
Adaletin olmadığı yerde; işin ahiret boyutunu bir tarafa bırakırsak, mülkün de zaman içinde yok olacağı gerçeğidir.
Hz. Ömer (ra) " Adalet mülkün temelidir" demesi boşuna değildir.
Ülkeler; adalete verdikleri önem oranında güçlü oldukları gibi adaletten ayrıldıkları zaman yıkılıp tarihin tozlu sayfalarında yer aldıkları da bir gerçektir.
O zaman adalet nasıl olmalıdır?
Themis heykeli diye bir heykel var.
Gözleri kapalı, bir elinde terazi diğer elinde kılıç vardır.
Adalet için; elindeki terazi ile adaleti dağıtırken eşitliği, gözlerinin kapalı olması ile ayrımcılık yapmayacağı, elindeki kılıçla adaletin tecellisi için güç kullanılacağını anlatır.
Belirtilmeye çalışılan temel ilkeler islamın hedeflediği adalet ile bire bir örtüşmektedir.
Yüce Allah:
"Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak, adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp hevanıza uymayın. Eğer diliniz eğip büker ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haber olandır. (Nisa 153 ayet)
Adaletin karşıtı zulüm dur.
"Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz." ( Hud 113 ayet)
Günümüzde adalet ne durumda?
Kur'an'ın hedeflediği ve Themis heykelinin sembolize ettiği adalet varmıdır?
Geçmiş ile günümüz arasındaki adalet anlayışı ve farkı nasıldır?
Bediuzzaman'ini hayatına bakıldığında uğramış olduğu nice haksızlıklar olmasına rağmen o donemdeki hukukun varlığı günümüzden daha ileri bir seviyede olduğu gerçeğidir.
13 Nisan 1909'da tarihteki "31 mart vakası"  münasebetiyle mahkemede yargılandığı, korkusuzca savunma yaptigi, mahkeme heyetinin onu sonuna kadar dinlediği ve beraat verdiği bir gerçektir.
O; "zalimler için yaşasın cehennem" deyip yürüdüğü halde; engellenmeden ve hakkında soruşturma açılmadan camiye gittiğidir.
Yine Şeyh Sait olayında mahkemeye çıkarılması, kendisini savunmasına tam imkan sunulması ve beraat etmesi da dikkatte şayandır.
Eskişehir, Denizli, Isparta, Afyon, İstanbul ve diğer mahkemeler.
Dönemin siyasi gücü, halk ve mahkemeler üzerinde etkisi.
O ve talebelerinin korkusuzca uzun savunma yapmaları, mahkemelerin onlara bu imkanı sunmaları ve neticede beraat kararları vermeleri hukukun varlığına birer delildir.
O günleri eleştirenler hakli tarafları olsa da hukuki alanında o günün bu günden daha iyi olduğu da bir gerçektir.
Bediuzzaman ve talebelerinin mahkemelerdeki savunmaları risale-i nur külliyatında mevcuttur.
Okumanızı tavsiye ederim.
Selam ve dua ile.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ