- 23-01-2025 00:00
- 22-01-2025 17:17
- 414
Sanat, bazen bizzat deneyimleyerek değil, ruhumuzda hissettiğimiz yankılarla da dokunur bize.
Sevgili dostum Ahmet Güneştekin’in “Kayıp Alfabe” sergisine bizzat katılamamış olmanın burukluğunu derinlemesine yaşıyorum.
Sağlık sorunlarım beni bu anlamlı yolculuktan alıkoymuş olsa da, eserlerini yıllardır yakından takip eden biri olarak serginin büyüklüğünü, anlamını ve taşıdığı derin mesajları ruhumda hissediyorum.
Ahmet’in adanmışlığına, emeğine ve bu toprakların hafızasına duyduğu derin bağlılığa her zaman hayran kaldım.
“Kayıp Alfabe”, yalnızca bir sergi değil; aynı zamanda geçmişin izlerini bugüne taşıyan, tarihsel hafızayı sanatın diliyle buluşturan bir zaman yolculuğu.
Göç, bellek ve alfabe temaları üzerinden yükselen bu eserlerin, insanlığın unutulmuş hikâyelerine yeniden ışık tuttuğunu biliyorum.
Ahmet’in bu sergi için yıllar boyunca harcadığı emeği ve özveriyi düşününce, her bir eserin ardında ne kadar büyük bir çaba ve derinlik olduğunu anlamamak mümkün değil.
Christoph Tannert’in küratörlüğünde sergiye kazandırılan özgün dokunuşlar ise bu büyük çalışmayı daha da eşsiz kılıyor.
Heykellerin sağlamlığı, kırkyama eserlerin dokusu, seramiklerin zamansız dili ve videoların ritmik çağrışımlarıyla bu serginin tarihe kalıcı bir iz bırakacağına yürekten inanıyorum.
Bu sergi, yalnızca bir sanat etkinliği değil; aynı zamanda geçmişi anlamak ve geleceğe ışık tutmak için bir kapı.
Ahmet Güneştekin gibi bir ustayı tanımış ve onunla dost olma şerefine erişmiş olmaktan büyük bir onur duyuyorum.
Bu anlamlı sergiyi gezip görebilme şansına sahip olanlara sesleniyorum: Bu sadece bir sergi değil, aynı zamanda tarihin, insanlığın ve sanatın kesişim noktasında unutulmaz bir deneyimdir. Kaçırmayın, çünkü “Kayıp Alfabe”, belki de kendi kayıp harflerimizi bulmamız için bize bir davettir.
Sevgili dostum Ahmet Güneştekin’i bu üstün başarısı için yürekten kutluyorum.
Onun her zaman olduğu gibi ışıkla, gururla ve ilhamla dolu yolculuğunda yanında olmaktan onur duyuyorum.