- 27-05-2016 19:44
- 46
AK Parti, Türk siyasi yaşamının alışık olmadığı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşadı.
Son seçimden zaferle çıkan, işleyen bir hükümetin başbakanı konumunda ki genel başkan, olağanüstü kongre ile değiştirildi.
Bu değişimi birilerinin bünyesi kaldıramadı, birileri içine sindiremedi, birileri bunu nifak tohumları için fırsat olarak gördü.
Sonuç olarak çok büyük bir değişim yaşandı ve son 14 yılda olduğu gibi yine kazanan, Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Seversiniz sevmezsiniz, adam Türk siyaset tarihini yeniden yazıyor. Olmaz denenini olduruyor, yapılmaz deneni yapıyor, imkansız deneni imkanlı hale getiriyor.
Birileri ise çıkıp seviyesizce hakaretler ediyor.
Kusura bakmayın ama o hakaretler sadece sizi küçültüyor!
Dünyanın tanıyıp kabul ettiği, bir kısmının diz çöküp, bir kısmının sürekli gardda beklediği birini, siz kalkıp yok saymaya, küçük görmeye çalışır, üzerine oynarsanız, kaybedersiniz.
Adamın en güçlü yönü lider kişiliği ve siz oradan saldırıyorsunuz, saldırdıkça da kaybediyorsunuz. Bu durum, HDP, CHP, MHP ve diğer küçük partilerin hepsi için geçerli.
Hâlbuki bütün büyük organizasyonlarda ciddi zaaflar, zayıflar, açıklar kaçıklar olur. Ama bizim muhalefet, bunların üzerine gidip, bunları düzelttirmek ya da onlara karşı kullanmak yerine hep lidere saldırdı ve hep kaybetti.
Lider yine bir hamle yaptı ve yine muhalefetin hepsi altında kaldı. Ektikleri bütün nifak tohumları toprak altında çürüdü.
Parti içerisinden ve dışından bir grup, gidenleri hain diye yaftalama ya da muhalefet yapma noktasına çekmeye çalıştı, oda olmadı. Hem Ahmet hocanın tavrı hem de partililerin sağduyusu bu çabaları kısmen akamete uğrattı.
Durum, 90 dakika devam eden bir maçta teknik direktörün, stratejik bir hamle yaparak oyuncu değiştirmesiydi.
Değişim her zaman oyuncunun performansıyla alakalı değildir. Bazen yeni hamle yapmak, bazen rakibin hamlesini bozmak, bazen de iyi oynayan oyuncuyu korumak için değişiklik yapılır.
Değişen oyuncu direk soyunma odasına gönderilmediyse, ortada itham gerektirecek bir durum yoktur. Ahmet hocanın da bu noktada itham edilmemesi gerektiğini, ona yakın olanların yaftalanmaması, kendisinin de kendini çok fazla kabuğuna çekmeyip, hizmete fert olarak, hoca olarak devam etmesi gerektiği kanaatindeyim.
Yapılan değişiminde tüm kadrolara yansıtılması gerektiği görüşündeyim.
Çünkü AK Parti içerisinde vatana millete hizmet etmeyen neferlerde var. Daha ağırını söylemek istemiyorum ama Paralelle mücadelede deyip sahaya sürülen paralelciler, PKK ile mücadele deyip sahaya sürülen PKK’lılar, yolsuzlukla mücadele deyip sahaya sürülen yolsuzlar var…
Menfaat için suiistimal için makam mevki için hükümetten rant elde etmek için hükümetin gücünü kullanıp sivil toplum kuruluşlarını eline geçirenler var!
Bu tarz insanlar sadece partinize değil, toplumun tüm zerrelerine zarar vermektedir. Bunlarında ivedilikle temizlenmesi gerekir. İl il, ilçe ilçe, mahalle mahalle tüm kadrolar elden geçirilmelidir.
Elden geçirenlerinde, ehil ve güvenli olmaları gerekmektedir. Bugüne kadar ehil olmayanların eliyle yapılan iyi niyetli girişimlerin çoğu, kötü sonuçlar doğurdu.
Bazen iyiler cezalandırılıp kötüler ödüllendirildi!
Bazen aklar kara, karalar ak diye lanse edildi.
Bazen de boş tenekeler sarıya boyatılıp fotoşopla parlatılıp, altın diye yedirildi. Genel merkezden gelen kişilere de kendilerini doğrulayacak “çanak” esnaf, bürokrat veya STK’cılarla görüştürülüp, işler sağlama alındı…
Bunun içindir ki Ankara’nın sesi buraya kısık, buranın sesi Ankara’ya kesik geliyor. Arada ki boşluklarsa, gri kara arası insanlar tarafından dolduruluyor.
Değişim şart, burada ve her yerde. Sadece kötülerin değil, zaaf gösteren iyilerinde, göz yuman dürüstlerinde, susan hakperestlerinde…
Daha iyisini istiyorsanız, daha iyi analiz, daha iyi gözlem ve daha iyi kadrolar şart.
Tabii ki daha iyisini istiyorsanız…
Tek parti değil, tüm partilerin kadrolarını, kendisi için değil, memleket için çalışan kişilerden oluşturması dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın...