- 27-08-2015 18:37
- 194
Toplum olarak olayları ve durumları sağlıklı değerlendiremiyor muyuz? Ya da yapılan propagandaların etkisinde mi kalıyoruz?
İyi hoş da insanın elinde olayları değerlendirmesine imkân veren bir akıl mekanizması var. Akıl mekanizmasını çalıştırarak doğruyu ve yanlışı bulabilir.
Doğruyu ve yanlışı aklı ile seçebilen insanoğlu bundan sonra vicdan mekanizmasını devreye koyar.
Vicdanı devreden çıkmamış ise ya da körelmemişse akıl ile bulduğu doğruyu seçmesi ve doğruyu uygulaması gerekir.
Maalesef her zaman böyle olmuyor. Aklın doğru dediği şeye vicdan set çekiyor. Ya da İnsan, vicdanının sesini dinlemeyerek bile bile yanlış yapabiliyor.
İnsan karmaşık bir varlıktır ve elbette tek düzeyde değerlendirilemez. Kompleks yapıda olan İnsanoğlu, bahsini yapa geldiğimiz Akıl ve Vicdan mekanizmalarını doğru işletemez ise uçuruma yuvarlanır.
Tarih sürecinde birçok toplumda Akıl tutulmasının yaşandığını görüyoruz. Öyle ki bazen topluma hizmet edenleri ya da toplum adına çalışanları Toplum diskalifiye etmiştir.
Yaşanan süreçte yapılan kirli propagandanın tesiri altında kalan Toplum elbette propagandanın tesiri ile hareket etmektedir. Ama bu propagandanın etkisinde kalarak yanlışı yapanların sorumluluğu ortadan kalkmıyor.
Tek taraflı propaganda ve tek taraflı beslenme insanın bakış açısını zamanla değiştirebiliyor.
İzlediği yayının ve propagandanın (ister yalan ister doğru olsun fark etmez) etkisi altında kalan insan veya toplum doğruya düşman olabiliyor. İşte burada insanın akıl tutulması ile cellâdına âşık olma durumu ortaya çıkıyor.
Geçmişte yaşanan tarihi hadiselerden bu tür toplumların yanılgı içinde olduklarını ama aynı zamanda kaybettiklerini görüyoruz.
Bir toplumun düzelebilmesi kendini düzeltmeye azmetmesi ile mümkün olabilir. Zira ayeti kerime’de “Bir topluluk kendinde bulunan özellikleri değiştirmedikçe biz onları değiştirecek değiliz” deniliyor.
Başka bir ayeti kerimede ise “Bir fasık size haber getirdiğinde onu etraflıca araştırın, aksi takdirde bilmeden bir kavme sataşırsınız da sonra pişman olursunuz” deniliyor.
Ayeti kerimelerden de anlaşılıyor ki, bir topluluk yanlış düşünmesine, akıl tutulmasına ve yanlış eylemde bulunmasına vesile olan durumlardan kendisi de mesuldür.
Araştırmadığı için akıl ve vicdanını devreye koymadığı için…