AKLINI KULLANAN

AKLINI KULLANAN

 Aklını kullanan her halinde Allah’ı anar. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Keriminde buyuruyor ki: ‘’Öyleyse, artık onların söyleyeceklerine karşı sabırlı ol! Birde güneşin doğumundan önce ve batımından önce Rabbinin aşkın olan yüce zatını(Salat’la) hamd ile an! Yine gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün belli zamanlarında O’nun yüce zatını tesbih et! Umulur ki böylece O’nun hoşnutluğunu kazanırsın.’’ (Taha suresi;130.ayet). Tesbih; Allah’ın, her türlü noksanlıklardan arınarak, tüm mükemmel niteliklere sahip olduğunu bilmek; Allah’ı kendine özgü nitelikleri ile tanımak demektir. Tesbihi, namazda Tesbih çekmeye indirgemek doğru değildir. Tesbih, tevhid inancının ve anlayışının kavranması ve yaratıcının tüm nitelikleriyle tanınması ve tanıtılması etkinliğidir. Allah’ı tesbih etmek; O’nu şirk içeren her türlü düşünce ve inançtan arındırarak, kendine özgü nitelikleri ile yüceltmek demektir.

  Aklını kullanan şunu aklına yer etmeli! ‘’Zira, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’na aittir; nitekim O’nun tarafında yer alanlar, O’na kulluk etmede ne kibre kapılırlar, ne de bıkıp usanırlar.’’(Enbiya suresi;19.ayet) ‘’Onlar, gece gündüz demeden aralıksız O’nun aşkın ve yüce olan zatını anarlar.’’(Enbiya suresi;20.ayet.) ‘’ Onlar, ayaktayken, otururken ve yanları üzerinde yatarken, Allah’ı anarlar.( Her koşul ve ortamda, her zaman ve durumda sürekli Allah’a kulluk bilinciyle Ona yönelirler.) Göklerin ve yerin yaradılışını düşünürler: Ey Rabbimiz! Sen, bunları boşuna yaratmadın, Seni her türlü noksanlıklardan tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru.’’(Al-i imran suresi; 191.ayet). ‘’Ey iman edenler! Çok anışla Allah’ı anın’’ ‘’O’nu sabah akşam tesbih edin.’’(Ahzap suresi;41-42.ayet.) ‘’Namazınızı eda ettiğinizde, ayaktayken, otururken ve uzanmış bir haldeyken (her durumda ve her halükarda) Allah’ı anın ve güvenlik içinde iken namazlarınızı eksiksiz kılın; çünkü namaz bütün müminler için belirli zamanlarda kayıtlı bir vecibedir.’’(Nisa suresi;103.ayet)

  Aklını kullanmayan pisliğe mahkum olur! ‘’ Hem Allah’ın ( akıl ve irade vermek suretiyle gerçekleşen) izni olmasaydı, hiçbir insan imana eremezdi! Ve O aklını kullanmayanları pisliğe mahkum eder! ‘’(Yunus suresi;100.ayet) Pislik; ahlaki kirlilik, üzen, sıkıntıya sokan, rahatsız eden, acı veren, çirkin ve ahlaksızlık olan, azaba yol açan her şey. Kokuşmuş ve çürümüş bir hayatı yaşamak. Aklını kullanmamak, tüm sapmaların çıkış noktasıdır. Vahyin amacı insana aklını doğru kullanmayı öğretmektir. Yani, insanın kendini pisliğe mahkum etmesine mani olmaktır. İç dünyasını vahye inşa ettirmeyenler, değdiği her şeyi önüne katıp sürükleyen bir sel gibi gürül gürül akan duygularını ve güdülerin dünyasına teslim olurlar. Akıl, kalbin duygu selini kontrol altına almak için verilmiştir. Bu yüzden akıl kalbin bağı hükmündedir. Kalbine akılla ferman dinletemeyen kimse, bir müddet sonra eline, ayağına, gözüne, kulağına, diline, dudağına sahip olamaz hale gelir ve kendini kaybeder. Can alıcı soru şudur: kendini kaybeden neyi kazanabilir? Aklını kullanmayanlar :’’ Daldıkları gafletin derin karanlığında kendi varlığını unutanlar.’’(Zariat suresi;11.ayet). Aklını kullanmayan sürüleşir.

  Akıl nimetini iyi kullanan: Allah’a gereği gibi inanandır. ‘’ Doğrusu gereği gibi inananlar gerçek kurtuluşa erecekler.’’ ‘’ Onlar ki, ibadetlerinde derin bir ve tevazu içinde olurlar.’’ ‘’ Onlar ki, boş ve karalayıcı sözlerden yüz çevirirler.’’ ‘’Onlar ki arınmak için gerekeni yaparlar.’’ ‘’Onlar ki, iffetlerini korurlar.’’(Mü’minun suresi;1-5.ayetler.) ‘’ Şüphesiz Rablerine karşı duydukları derin saygıdan dolayı tir tir titreyenler.’’ ‘’ Rablerine şirk koşmayanlar.’’ ‘’ En sonunda yineRablerine döneceklerine inandıklarından, yüreklerinde tarifsiz bir ürperti duyarak vermeleri gerekeni verenler.’’ ‘’İşte onlar hayırda öne geçmek için can atanlar; nitekim onu elde etmede öncelik sahibi olanlarda onlardır.’’(Kimlik ve aidiyetlere aldırmaksızın hayırda yarışınız! ) (Mü’minun suresi;57-61.ayetler.)

Dilin zikri Akıl eden kalbin zikrinin neticesidir. Eylemin zikri şahit olmaktır. Bu ikisinden kopuksa zikir değildir. ‘’ Şu halde siz beni anın ki Bende sizi anayım! ve Bana şükredin,sakın nankörlük etmeyin!’’(Bakara suresi;152.ayet) İçinizden size ayetlerimi okuyacak, sizi arındıracak, size kitabı ve hikmeti öğretecek bir elçi göndererek sizi andığım gibi sizde Beni anın. ‘’ Ve kim Allah’a, dolayısıyla Onun Resulü’ne itaat eder, Allah’tan korkar ve Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle hareket ederse, işte onlar gerçek başarıya eren kimseler olacaktır.’’(Nur suresi;52.ayet). Önemli olan sizin kendi imanınız hakkında ne dediğiniz değildir. Allah’ın sizin imanınız hakkında ne dediğidir. ‘’Gerçek müminler Allah’a ve Rasulü’ne iman edenler, ondan sonrada kuşkunun semtine uğramayanlar ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerdir. İşte bunlar sadık olanların ta kendileridir.’’(Hucurat suresi;15.ayet)

  Aklını kullanmak yolların ayrılış noktasıdır. Akıl anlamdır. Anlamın kaynağı Allah.  Aklını kullanmayanlar insan şeklinde görülse de sürüler alemine dahildir. Akıl nimetini kullanmanın kılavuzu Allah’ın vahyi Kuran-ı Kerim dir. Her anını vahyin rehberliğinde değerlendiren akıl nimetinin hakkını verendir. Allah cümlemizi Aklını Allah’ın emirleri doğrultusunda kullananlardan etsin!  İnşallah! Selam ve dua ile.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ