- 29-01-2021 18:08
- 7594
Cehennem ehli çeşit eşit, azapları da farklıdır.
İçlerinde en şiddetli azaba uğrayacakların başında da Allah'ın lanetlediği kimseler gelir.
Lanet; Allah tarafından olursa "dünyada iyilik ve hidayete, ahrette lütuf ve merhametten mahrum bırakma" manasına gelir.
Bakara suresi;
159 ayet: İndirdiğimiz açık delillerle hidayet bilgisini -kitapta insanlara apaçık göstermemizden sonra- gizleyip saklayanlar yok mu, işte onlara hem Allah lânet eder hem de lanet okuyanlar lanet eder.
160 ayet: Ancak tövbe edenler, kendilerini düzetenler ve gerçeği açıkça ifade edenler bunun dışındadır. İşte bunların tövbesini kabul edeceğim. Doğrusu ben tövbeleri kabul eden ve rahmeti bol olanım. (Diy. Meal)
Müfessirlerin çoğu burada; Tevrat'ı insanlardan saklayan veya Tevrat üzerine sahte te'vil ve yorumlarıyla gerçekleri örtbas eden, Peygamberimizi müjdeleyen Tevrat haberleri saklaya veya haksız te'villerle çarpıtan Yahudi bilginleri olduğunu belirtmişlerdir.
Fahredini er-Razi, ayetin ifadesinin genel olduğunu belirterek bu görüşe katılmamıştır. (Reşid Rıza, l, 48. Diy. Tef)
Bu mesaj "Aynı yanlışları yapanların aynı âkıbete uğramaları kaçınılmazdır; bu ilâhî bir yasadır." Bu ayetin, yahudiler hakkında inmiş olmasına rağmen hükmün genel olduğu hemen bütün müfessirlerce vurgulanmıştır. (Diy. Tef)
Bakara 161; "Gerçekleri inkâr eden ve inkârlığa saplanmış olarak ölenlere gelince, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir!
162 ayet : "Onlar hep lânette kalacaklar; hafifletilecek ve yüzlerine bakılmayacak!"
Bakara süresinin 159 dan başlayıp 162'inci ayetine kadar devam eden ayetler; Allah, Melekler ve insanların lanetlediği kimseleri açıklanmaktadır.
Allah bizleri bu kişiler olmaktan muhafaza etsin.
159 ayetin sebebi nüzul olarak Yahudi alimler olsa da gününüz ve İslam âlimlerine bakan yönü de vardır.
Yahudi bilginleri; halkın ve idare nezdindeci değerlerini yitirmemek, saygınlık ve çıkarlarını zedelememek veya değer ve takdir görmek için hakikatleri gizliyor veya kendilerine göre yorum ve tevil ediyorlardı.
Müslüman âlimlerinin, Kur'an'ın hakikatlerini değil de, kendi çıkarları (Yahudi alimleri gibi) doğrultusunda halkı yanlış yönlendirmeye tevessül ederlerse ayını akıbet onları da beklediğini diyebiliriz. Allah en doğru bilendir.
Özellikle bir kısım Müslüman alimlerinin: "Yahudiler ve Hıristiyanları dost" edinme ayet ve hadislerini siyasi malzeme yapmaları; bir değil bin defa düşünmeleri gereken bir konudur.
İktidara yaranmak, bulundukları konumu daha da güçlendirmek için; ayetleri, milletin kutuplaşmasına alet edenler hiç de doğru yapmadıklarıdır.
Yine bir kısım alimlerin içki, kumar, faiz, zulüm, zina... Gibi Allah'ın kesin hükmü ile münker olan ve mücadele edilmesi gereken büyük günahlarla mücadele etmemeleri düşündürücü ve üzücüdür.
Zekat, anne-baba hakki, akraba, komşu ve insan hakkari, adalet ve hukukun üstünlüğü... gibi temel hakları savunmayan, anlatmayan veya sırf iktidarın hatırı için susan alimler de "lanetlenenler" olma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.
Yine; Allah'ın ayetlerini siyasete alet edip, birilerini veli diğerlerini kâfir edenleri de bu ayetlere dikkat etmelerini tavsiye ederim.
Selam ve dua ile.