“Ben Türküm O Kadar” diyor. Nobel Kimya ödülü aldıktan sonra etnik kimliği ve daha da fazlası HDP Milletvekili Mithat Sancar’ın akrabası (kuzeni) olduğu haberlere yansıyınca. Nasıl bir tedirginlikse artık Bilim insanı denilen Aziz Sancar, kendini o politik tartışmalardan korumak için yapmadık bir şey bırakmadı.
Kalpaklı Atatürk resimleriyle bezedi bütün evini ailesini ve de çocuklarını. Ki bilirsiniz ulusalcı Kemalist zihniyetin sembolü sayılan bir fotoğraftır. Kalpaklı Atatürk resmi yetmedi kendi Türkiye forması giydi çocuklarına da giydirdi.
Artık Türk olmamaktan nasıl korkuyorsa gazetelere BBC ile arasında geçen mülakatta BBC’nin kendisine arap mısın diye sorduğunu onun da bu soruya “Ben Türküm, o kadar. Mardin’de doğmuşsam, Cizre’de de doğmuşsam, Kars’ta da doğmuşsam ben Türküm” dediğini anlattı göğsünü gere gere.
Anlayacağınız rezil etti bıraktı kendini. Bu kadar paniklemesine gerek yoktu. Aslında kimse onu Mithat Sancar’ın kuzenidir diye hor görmedi, eleştirmedi, acaba o da mı HDP’li diye sorgulamadı. Kimse onu Arap diye de hor görmedi. Ama belli ki o kendini gerçeğini genlerini DNA’sını hor görüyor.
“Ben Türküm, o kadar. Mardin’de doğmuşsam, Cizre’de de doğmuşsam, Kars’ta da doğmuşsam ben Türküm. Arapça konuşmuyorum, Kürtçe konuşmuyorum, ben Türküm. Güneydoğulu olunca bundan kaçamıyorsunuz ama kendimi öyle biliyorum, BBC’ye de söyledim size de öyle söylüyorum” şeklinde konuşmak nasıl bir hastalık halinin yansımasıysa artık bu sözüm ona bir bilim adamına kadar sirayet etmiş.
Kendinden utanan, özünden korkan bir adam Nobel alsa ne olur.
“Biz, DNA kendini nasıl onarıyor, hücreler kendini nasıl kansere karşı müdafaa ediyor, bunu aydınlattık” diyor. Ama Türk olmanın bir etnik kimlik olduğunu ve bunun “kendimi öyle hissediyorum” demekle değiştirilemeyeceğini bilmiyor ya da bildiğinden korkuyor.
Mümkün olsa da, bilim ahlakına aykırı davranmaktan ödülü geri alınsa keşke. Hayır, çıkıp ben Amerikalıyım derse yine anlaşılır.
Nihayetinde Amerikalı olmak etnik bir kimlik değil. Türk olmak hevesi niye?
İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, yurt dışında yaptığı çalışmalarınla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne kabul edilmiş oradaki çalışmalarınla bu başarıya ulaşmışsın. Türkiye’de bu çalışmalarına olanak mı tanındı, bu ve benzeri çalışmalar takdir mi edildi.
Yeğeni "Aziz amcam katıksız bir Türk milliyetçisi. Kendisi ABD’deki Türk Evleri’nin de kurucularından. Milli duyguları had safhada olan birisi” diyor.
Deniliyor ki okuma yazma bilmeyen bir anne babanın çocuğuymuş. İlkokul ve ortaokuldayken mum ışığında, zor şartlarda, azimle ders çalıştığını söylüyorlar.
Kendi ve ailesi bunları gururla söylüyorlar. Verdikleri demeçlerde aslında bu ülkenin bu başarıda ne kadar az rolü olduğunu itiraf ediyorlar ama buna rağmen Türk Milliyetçisi olmaktan geri durmuyor ve her fotoğraflarına bir Türk bayrağı bir Atatürk resmi sıkıştırıyorlar. Bu başarı için kat ettikleri yolun büyüklüğünü kanıtlamak için anne babalarını mümkün olduğunca geriye atmaktan bile geri durmuyorlar.
Bu Türkiye’deki kronik hastalıklı Atatürk milliyetçiliğinin en sade vatandaşından sözüm ona bilim adamına kadar nasıl bir eziklik ve ahlaksızlık yarattığının en güçlü örneklerinden biri olarak hafızamıza kazınmış oldu.
Hay ben sizin biliminizi de Nobelinizi de…