ATATÜRK PARKI HAYVANLARI

Batmanda hayvan severler derneği var mı bilmiyorum. Ama hayvanımız çok onu biliyorum. Özellikle çekirdek ve kolayla beslenen bir tür var ki bir an evvel koruma altına alınması gerekiyor, hayvanlar değil ama Atatürk Parkı ve benzeri parklarımız bu hayvanlardan korunmaya ihtiyacı var.

Enteresan bir cins, onlara ulaşmak istiyorsanız aramanıza gerek yok pet türü şişe ve bardakları olmadı plastik poşetleri takip ederseniz en kısa yoldan bulabilirsiniz onları.  

Atatürk Parkı ve kullanım biçimimize dikkat ettiniz mi? Hayvan olsa utanır, bıraktığı çöpü toprağı eşeleyip içine gömer gider. Bir hayvan kadar dahi utanmıyor pislediğimizi örtmüyorsak Zabıta ne yapsın. Belediye bütün temizlik personelini, zabıtasını oraya çekse sizce bu çözüm olur mu?

Etrafınızdaki insanları uyarın diyeceğim lakin uyardığınızla kalırsınız ve de bazen fırçayı yersiniz buna hazırlıklı olun. Ama en azından çocuklarınıza, yeğenlerinize, eşlerinize arkadaş ve dostlarınıza yani hükmünüzün geçtiklerine lütfen küçük de olsa uyarılarda bulunun. Çevre ve temizlik konusundaki hassasiyete önce kendiniz uyun sonra da etrafınızdakilere güzel örnek olun.

Hani şehrin nefes aldığı yer diyoruz ya da öyle görüyoruz ya o kadarcık yeşil alanı. Buna bile saygımız yok ise. Oturduğumuz, oturacağımız yeri onca çöp içinde bırakıyorsak nefes borumuza o pisliği tıkamak anlamına gelmez mi bu davranış biçimimiz?

***

ANIZ YANGINLARI

Valilik nezdinde anız yangınlarına ilişkin toplanılması ve bir çalışmanın planlanması çok yerinde bir hamledir. Bundan evvel yapılan toplantıya Çevre Gönüllüleri Derneği ve Çiftçiler Derneğinin çağrılmadığını görüşlerine başvurulmadığını eleştirmiştik. Bu toplantıya bu iki derneğin de çağrılarak sorun ve çözümlerine ilişkin görüşlerine başvurulduğunu umuyorum. Görünen o ki geniş katılımlı bir toplantı olmuş ve ucundan kıyısından bütün kurumlar toplantıya dahil edilmiş. Ne konuşulmuş nasıl çözümler üretilmiş bilmiyorum ama diliyorum ki bir an evvel bu konu çözüme kavuşturulsun. En son dün gece dahi Diyarbakır yolu üzerinde anız yangınlarının alevlerine tanıklık ettiğimi yükselen dumanların gökyüzünü kararttığını gözlemledim. İlgililerin dikkatine.

***

DİCLE YİNE CAN ALDI (!)

Dicle mi alıyor biz mi veriyoruz.

Gazete başlıkları, Dicle yine can aldı diyor, Dicle cana doymuyor, diyor.

Dicle’yle alıp veremediğimiz nedir bileniniz var mı?

Her sene yaz mevsiminde sıcaktan bunalan insanlarımızı kurban verdiğimiz bir ayine döndü

Dicle Nehrindeki boğulmalar. 5 gün içerisinde yaşanan 4 boğulmanın başka tanımı olabilir mi? Ya da bunun için de suçu kurumlara atabilir miyiz?

Yolüstü köyünde abisini ziyarete gitmişken Dicle Nehrinde serinlemeye çalışan Veysel Gök isimli henüz yeni evli genci teslim ettik, kurban verdik yine aynı ayine.

Hani düşününce insan şaşırmadan edemiyor.

Yabancı olsa diyorsunuz, boğulma vakalarından habersiz olsa diyorsunuz, oralı olmasa diyorsunuz bilmese diyorsunuz.. ama değil.

Peki nasıl oluyor da her sene onlarca can teslim ediyoruz hala. Bunun izahı yok bende. Ama şunu biliyorum ki Dicle ne bizi istiyor ne de canımızı mümkün olsa alıp başını hepimizden, barajımızdan, cehaletimizden, pisliklerimizden kıvrılıp insan elinin en uzağında akıp duracak ne kanımıza bulaşacak ne canımıza.

Ama biz yine boğulmak için gidip bulacağız cehaletimize gömmeye devam edeceğiz insanlarımızı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ